Aylar, haftalar, günler geçiyordu. Oldukça zor geçiyordu ama geçiyordu işte, Lalisa gideli 6 ay olmuştu bile.
Arada bir haber alıyordum ondan, oraya gönderdiğimiz elçiler, diplomatik görevliler hatta tüccarlar bile yanına uğruyordu benim özel isteğimle. Onlar aracılığıyla ona bir mektup gönderiyor ve cevap alıyordum. Bu mektuplar bana hem teselli hem de motivasyon kaynağı olmuştu.
O sabah sarayın avlusunda bir o yana bir bu yana yürürken de yeni bir mektup bekliyordum. Londra'ya ipek kumaş götürecek olan bir tüccarla anlaşmıştım. Lalisa'nın eğitim gördüğü yeri ayrıntıyla tarif edip mektubu eline tutuşturduğum günü hala çok iyi hatırlıyorum. Tabii karşılığında yüklü bir ücret de ödemiştim.
Tüccarın içinde olduğunu tahmin ettiğim atlı arabanın sesi bahçeden duyulunca içimdeki gülümsemeye engel olamadım.
Kısa süre sonra araba tam karşımda duruyordu. Yaşlı tüccar vakur bir tavırla arabadan indi ve beni sargılı şekilde selamladı. Kolunun altından çıkardığı mühürlü mektubu bana uzatırken uygun ifadeyi arıyor gibiydi.
"Kraliçem işte mektubunuz, beni böyle bir görevle onurlandırdığınız için teşekkür ederim."
Yaşlı adama teşekkür edip biraz daha altınla karşılık verdim. Adam minnettar şekilde uzaklaşırken zarfı incelemeye başladım.
Erimiş mumun üzerindeki kelebek damgası gülümsememe sebep oldu. Bu kesinlikle Lalisa'nın mühürlediği bir mektuptu. Ayrıca zarfın üzerine hafifçe damlattığı belli olan yasemin esansı da onun ismini bağıran bir başka detaydı.
Zarfı kokladım. Beni ayda bir kere de olsa hala kokusuyla kutsaması ne kadar da güzel, ne kadar da büyüleciydi. Mektubu okumak için artık sabırsızlanıyordum ama önce sakin bir yer bulmalıydım.
Her zaman oturduğum kamelyaya gittim, orada genelde benden başkası olmazdı. Uzaktan baktığımda yine boş olduğunu da görebiliyordum zaten.
Sessizce ahşap sedire oturdum ve rahatsız etmemesi için elbisemin eteğini düzelttim. Zarfı bir kez daha kokladıktan sonra gülümseyerek açtım ve okumaya başladım.
Sevgili Kraliçem,
Mektubunuzu aldım, beni o kadar mutlu etti ki size tarif etmemin mümkün olduğunu sanmıyorum. Gerçi her birkaç ayda bir aynı heyecanı yaşıyorum ama bu sefer farklıydı. Çünkü size güzel bir haberi vermeyi sabırsızlıkla beklediğim için bir an önce mektubumu size ulaştıracak bir aracının gelmesini bekledim.Önceki mektubumda da bahsettiğim gibi eğitimim oldukça iyi gidiyor. İngilizce konusunda beklenenin üzerinde bir performans gösterdim ve öğretmenlerim benden çok memnun. Geçen mektupta size bahsettiğim Bay Walter, yani eğitim aldığımız yerin müdürü olan Bay Walter, beni yanına çağırdı ve programı daha kısa sürede tamamlayabileceğimi söyledi. 1 yıl sürmesi beklenen eğitimim yakında bitecekmiş yani!
Ayrıca rahatlıkla çevirmenlik yapabileceğimi de söylüyorlar, yani yanınıza döndüğümde sizi gururlandırabilirim. Merak ediyorum, pelerini kullanıyor musunuz? Havalar soğumaya başlamıştır lütfen soğuk gecelerde ona sarınarak beni düşünün. Benim elimde at sürerken bana bıraktığınız bir not dışında hiçbir şey yok, bu yüzden bir dahaki mektubunuzu yollarken bana sizden küçük bir hatıra göndermenizi istesem çok şey mi istemiş olurum? Gelmeme az kalmış olduğu söylense bile buna çok ihtiyacım var çünkü.
Mektubumu geçen günlerde öğrendiğim bir William Shakespeare şiiriyle bitirmek istiyorum, döndüğüm zaman çevirisini size bizzat yapacağım.
"Shall I compare thee to a summer's day?
Thou art more lovely and more temperate:
Rough winds do shake the darling buds of May,
And summer's lease hath all too short a date;
Sometime too hot the eye of heaven shines,
And often is his gold complexion dimm'd;
And every fair from fair sometime declines,
By chance or nature's changing course untrimm'd;
But thy eternal summer shall not fade,
Nor lose possession of that fair thou ow'st;
Nor shall death brag thou wander'st in his shade,
When in eternal lines to time thou grow'st:
So long as men can breathe or eyes can see,
So long lives this, and this gives life to thee. **"Sevgilerimle,
L.** Bir yaz gününe mi benzetsem seni?
Çok daha güzelsin, çok daha sıcak
Sert rüzgarlarla savrulur bahar çiçekleri
Ve yazın miyadı dolar çabucakKavursa da bazen güneş bizi
Zaman zaman soldursa da bedenimizi
Her çiçeğin solar bir gün yüzü
Zaman acımasız, büker belimizi
Ama hiç bitmez sende sonsuz yaz
Sendeki güzellik her zaman baki
Ölüm bile alamaz seni gölgesine
Sendeki güzellik her zaman bakiSenin yüceliğinle kurulan bu mısralar
Zamanı aşıp sonsuzluğa varacak
Nefes aldıkça insan
Gördükçe gözler
Bu şiir sana daima, daima
Hayat verecekWilliam Shakespeare
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Wish |jenlisa
FanfictionBir krallığa hükmetmeye hazırlanan Jennie henüz kendi kalbine bile hükmedemediğini fark etmişti.