28

415 42 15
                                    

Mektubu göğsüme bastırıp gülümsedim. "Az kaldı" diyordu. Uzun mektuptaki bu iki kelime beni hayata döndürmüştü adeta. Hemen kütüphaneye gidip ona cevap yazmak istiyordum.

Mektubu tekrar zarfa koyduktan sonra temkinli şekilde etrafımı kolaçan ettim ve saraya doğru yürümeye başladım.

Büyük avluda karşılaştığım Bay Yoon bile moralimi bozamazdı bu sabah, ona zorlama da olsa gülümseyerek selam verdim.
"Günaydın kraliçem." dedi saygılı gözükmeye çalışarak.

"Günaydın Bay Yoon."

"Neşeli gözüküyorsunuz.."

Hiç sohbet edesim yoktu, buna karşın Bay Yoon bu sabah gevezelik etmeye niyetli gözüküyordu.

"Güzel bir sabah," diyerek kestirip attım.

"Kesinlikle...."

Gözleri elimdeki mektuba takılmıştı. Sorgular şekilde tek kaşını kaldırdığında onu görmezden gelip uzaklaşmaya karar verdim.

"Kütüphanede halletmem gereken birkaç işim var, iyi günler Bay Yoon."

Beni tekrar saygıyla selamlarken hala mektuba baktığının farkındaydım.

...
Yarım saattir önümde kağıt ve kalemle oturuyordum. Lalisa'nın güzel mektubu karşısında kuru bir şey yazamazdım. Kitaplıktan birkaç kitap alıp karıştırmaya başladım, en güzel mektubu yazmalıydım ona. Hatta onunki gibi bir şiirle süslemeliydim satırlarımı, sahi anlamı neydi acaba? Aslında bakabilir ya da birini çevirtebilirdim ama bizzat ondan öğrenmek istiyordum anlamını. Sabretmem gerekecekse sabredecektim.

Fransızca öğretmenim Matmazel Laurent'in hediye ettiği şiir kitabını bir türlü bulamıyordum. Oysa ki onun içinde güzel bir şeyler bulacağımdan emindim. Oflayarak başımı ellerimin arasına aldım. Bir süre sessizce oturduktan sonra sessizlik bir dış güç tarafından bozuldu. Gelen Dennis'ti.

"Kraliçem, çalışıyor muydunuz?"

Neyse ki Bay Yoon'u gördükten sonra mektubu tedbiren saklamıştım.

"Bir şeyler okuyordum Kral Dennis."

Artık onunla nadiren sorun yaşıyorduk. Aramızdaki uzlaşmazlık dinmiş gibiydi. Arada bir yine gerçek bir çift olmayı denememizi öneriyor ama birkaç gün içinde unutuyordu.

Onun işlerine karışmadığım ve ilgili davrandığım sürece bana çatmıyordu. Ayrıca onun dilinden konuşmayı öğrendiğim için gerginlik de oluşmuyordu.

"İyi okumalar," dedi zoraki bir gülümsemeyle.
"Sabah sizi göremediğim için merak ettim, kahvaltıya katılmadınız."

Kahvaltı saatinde mektubu beklemiştim. Bu yüzden katılmam mümkün olmamıştı ama elbette ona bunu söyleyemezdim.

"Uyandığımda pek iyi hissetmiyordum, bu yüzden erkenden yürüyüşe çıktım."

Başını salladı. Ya cevabımdan tatmin olmuştu ya da işin aslı pek de umrunda değildi.

"Size yemek hazırlatayım," dedi belli belirsiz, daha sonra tekrar beni selamlayarak dışarı çıktı. Gözlerini masada son bir kez gezdirmeyi ihmal etmemişti, sanki bir şeyler arıyordu.

O çıktıktan sonra kalemi tekrar elime aldım. Zaman kaybetmeden Lalisa'ya bir mektup daha göndermek istiyordum. Zaten mektubu vereceğim kişi kim olursa olsun İngiltere'ye ulaşması oldukça uzun sürüyordu bu yüzden yazmaya ayırdığım zamanı olabildiğince kısa tutmalıydım. Kendi mektubumu gönderdikten sonra Lalisa'nın cevap mektubu bana ulaşana kadar bile neredeyse iki ay geçmişti.

Düşündüm, mektupta eğitiminin bir yıldan kısa süreceğini söylüyordu yani bu mektup ona gönderdiğim son mektup olabilirdi pekala. Bunun heyecanı ve mutluluğuyla kaleme sarıldım.

Sevgili Lalisa,
Mektubuma seninle aynı cümleyi kurarak başlayacağım. Mektubunu aldım. Beni o kadar mutlu etti ki tarif etmenin mümkün olduğunu sanmıyorum.

Bu mektup sana ulaştığında belki de dönüş için hazırlıklarını yapıyor olacaksın. Bu beni o kadar heyecanlandırıyor ve içimi o kadar umutla dolduruyor ki! Ama şaşırttığını söylesem yalan söylemiş olurum çünkü senin çok başarılı olacağını zaten biliyordum. Benimle geçirdiğin her anda bana ne kadar akıllı olduğunu kanıtlıyordun zaten bu yüzden bu beklediğim bir şeydi, iyi ki de öyle oldu.

Pelerini sormuşsun sevgili Lalisa, ona gözüm gibi bakıyorum. Kullandığımı söyleyemem çünkü o benim için bir pelerinden daha fazlası artık, senin bana emanet ettiğin değerli bir hazine gibi görüyorum onu. Dolapta diğer elbiselerden ayrı bir köşede saklıyor, nem almamasına dikkat ediyorum. Her sabah sanki kendi başına bir yere gidebilecekmiş gibi onu kontrol ediyorum. Döndüğünde tıpkı bana verdiğin zamanki gibi bulacaksın onu sana bunun güvencesini rahatlıkla verebilirim.

Ben de sana bir şiir bulmak için çok uğraştım ancak başaramadım, gecikmemek için bu mektubu içinde bir şiir olmadan göndereceğim sana. Ama döndüğünde bana sana okuyabileceğim güzel şiirler öğreteceğini biliyorum. Yazdığın şiirin anlamını da senin sesinden duymayı umuyorum, umarım İngiltere bu konuda da sana yardımcı olmuştur.

Bu sabahın diğerlerinden daha güneşli olmasının sebebi senin geleceğinin habercisi olmasıydı sanırım. Heyecanla bekliyorum.

Sevgilerimle.
-Jennie

Queen's Wish |jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin