Rüya gibi geçen bir "binicilik dersi" sonrası sarayın avlusundaki geniş kamelyada dinleniyorduk. Dennis'in yanımızda bitip huzurumu kaçırması uzun sürmemişti.
"Ders nasıldı kraliçem?"
Masanın üzerinde duran yabanmersinli kurabiyelerden birini ağzıma götürürken cevapladım.
"Gayet iyiydi,"
Lalisa'ya dönüp sıcak şekilde gülümsedim.
"Lalisa çok iyi bir öğretmen."Gülümsememe utangaç bir şekilde karşılık verdi. Dennis de memnun gözüküyordu, kendinden emin şekilde konuştu.
"Harika, birkaç derse benimle birlikte gezecek kadar iyi olursunuz diye düşünüyorum."Omuz silktim,
"Eh...sanırım."Dennis belli belirsiz başını salladıktan sonra omuzlarını dikleştirerek boğazını temizledi.
"Yas süresi haftaya bitiyor, Bay Yoon'la konuştum ve düğün tarihini olabildiğince yakın bir tarihe almanın en iyisi olacağı konusunda hemfikiriz."Ağzımdaki kurabiye neredeyse boğazıma kaçacaktı, şiddetle öksürmeye başladım. Görevlilerden birinin verdiği bir bardak suyu içtikten sonra ancak toparlanabildim. Dennis konuyu kapatacak gibi gözükmüyordu.
"Eee ne diyorsunuz?""Ben... Bay Yoon benimle böyle bir şey konuşmadı."
"Ah olabilir, size benim söylememin daha uygun olacağını düşünmüş olmalı."
Sessizliğimi sürdürünce rahatsız edici sorusunu tekrarladı.
"Ne diyorsunuz? Sizce uygun mu kraliçem?"Gözlerim beklenmedik şekilde Lalisa'nın yüzüne kaydı, sanki onun yüzünde güven verici bir gölge arıyordum. Ona bakmak içimi rahatlatır gibi hissetmiştim ve bilinçsizce yapmıştım bunu.
Ama içim hiç de rahatlamamıştı, Lalisa meraklı gözlerle bana bakıyordu bu da soruyu hala cevaplamadığımı hatırlatmak dışında bir işe yaramadı.
"Bunu daha resmi bir ortamda konuşalım Kral Dennis, tek başıma alabileceğim bir karar değil bu."
Şimdilik konuyu çevirdiğimi umuyordum ama Dennis konuşmaya devam etmekte ısrarcıydı.
"Olabildiğince hızlı olsak iyi olur..."
Belli belirsiz başımı salladım, konunun açılmasıyla açık havada bile boğulur gibi hissetmeye başlamıştım. Tek istediğim Dennis'in buradan uzaklaşmasıydı ama yabanmersinli kurabiyeleri art arda ağzına atarken hiç de yerinden kalkacak gibi durmuyordu.
Bu düğünden kaçışım olmadığını ipek elbisemin eteklerini bilinçsiz şekilde çekiştirirken fark ediyordum. Stresli olduğum her zamanda yaptığım bu hareket her zaman eteğimin buruşmasına ve Jisoo'dan fırça yememe sebep olurdu.
Eteği çekiştirirken elimin üzerine konulan el donup kalmama sebep oldu. Bu kemikli, narin el Lalisa'ya aitti. Ağzını açıp bir şey dememiş de olsa güven verici bakışları "her şey yolunda" der gibiydi.
Yüzümü ona çevirdiğim anda ileri gittiğini düşünüp elini ürkekçe çekmişti ama beni rahatlatmaya çalıştığını düşündüğüm o birkaç saniye için ona yine de minnettar kaldım.
O birkaç saniye fırtınada savrulduktan sonra sıcak kumlarla kaplı bir kıyıya ulaşmış eski bir gemi gibi hissettirmişti.
Daha yeni tanıdığım bu kızın üzerimdeki etkisi beni de şaşırtıyordu ama o an geri dönülmez hislerle ona yaklaştığımı hissettim. Bu çok tehlikeliydi, imkansızdı ama onu her an yanımda istemekten alıkoyamadım kendimi.
Eğer Dennis burada olmasa ve düğün konusunu açmasa gerçekten rüyada olduğumu düşünebilirdim. Ama gerçekler karşımda aptal bir kralın suretiyle oturuyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Wish |jenlisa
FanfictionBir krallığa hükmetmeye hazırlanan Jennie henüz kendi kalbine bile hükmedemediğini fark etmişti.