"İpek kumaştan bir şalla halkın içine çıkarsam kraliçe olduğumu nasıl gizlerim?"
"Haklısın," dedi Jisoo mahcup şekilde. "Ama tüm sandıklarda bulabildiğim en eski şey buydu."
"Peki ya elbise?"
Jisoo olumsuz anlamda başını salladı.
Babam görüntüye önem veren biriydi, sanki kral olduğunu herkes bilmiyormuş gibi tüm sarayı pahalı kıyafetlerle donatması bunu kanıtlamak zorunda olduğunu hissettiğinin göstergesiydi. Aynı şey benim için de geçerliydi elbette.
Küçükken ufak bir dala takılmış, görülmeyecek kadar küçük bir çamura bulanmış hangi kıyafetim varsa çöpe atılıp yerlerine yenileri konulmuştu. Babam sevgiden oldukça kısmış ama bu konularda gereğinden fazla cömert davranmıştı bana.
Bu da bu komik duruma düşmeme sebep olmuştu. Halkın arasına karışıp sorunlarını dinlemek istiyordum ve kraliçe olarak gidersem sorunlarını bana tüm gerçekliğiyle yansıtmayacaklarını biliyordum. Kılık değiştirmem gerekiyordu ama pahalı kumaşlarla dolup taşan bir odada bunu yapmam mümkün olmuyordu.
Bıkkın şekilde yatağıma oturdum.
"Ne saçma..." dedim sessizce.
"Bir yolunu buluruz." dedi Jisoo, ama o an için aklına bir şey gelmemiş olduğu yüzünden okunuyordu.
Aslında hizmetkarlardan birinin kıyafetlerini pekala alabilirdim ama Jisoo ve diğer herkes bunu çok tehlikeli buluyordu.
Sonunda Jisoo kendi dolabından çok da yeni gözükmeyen uygun bir elbise getirdi, bu kesinlikle işimi görürdü ama yüzümü de saklamam gerekiyordu bunun için başıma örtebileceğim bir şal ya da örtü benzeri bir şey şarttı ve odamdaki ipek kumaşlarla dolu sandık pek de umut vaat etmiyordu.
Bu hengamenin içinde kaybolmuşken neredeyse planımdan vazgeçecektim ve sebebinin bu kadar saçma olması canımı sıkıyordu. Jisoo'nun verdiği elbiseyi giyip tekrar yatağımda oturmaya ve düşünmeye başladım, tam o esnada odamın kapısı çalındı ve görevli Lalisa'nın içeri girmek için izin istediğini aktardı.
İsmini duymak bile kalbimin ısınmasına sebep olmuştu, yine içimdeki karışıklığı hissetmiş ve bana moral vermek için kapımda belirmişti sanki. Hemen içeri almalarını söyledim.
Mahcup şekilde beni selamladıktan sonra gülümseyerek elinde tuttuğu bir kağıdı işaret etti. Jisoo atılıp kağıdı alacakken onu durdurdum ve kağıdı elinden aldım.
"Bugünkü dersimizi ertelemişsiniz, umarım iyisinizdir."
Gülümsedim.
"İyiyim Lalisa merak etme."
Bu sırada beni içinde görmeye alışkın olmadığı bir elbiseyle gördüğü için istemsizce süzmeye başlamıştı. Jisoo konuyu açıklamak için araya girdi.
"Kraliçe bugün halkla buluşmak istiyor ama uygun bir kıyafet bulmakta zorlanıyoruz."
"Elbise tamam ama yüzümü de gizlemem gerekiyor," diye tamamladım Jisoo'yu.
Lalisa meraklı şekilde dinledikten sonra gözleri sanki bir şeyler düşünüyormuş gibi havaya kalktı. Daha sonra eliyle "bir dakika" işareti yaparak odadan çıkmak için izin istedi.
Birkaç dakika sonra tekrar kapıda belirdi ve içeri girmek için izin istedi. Elinde soluk sarı renkli bir şey tutuyordu. Çekingen şekilde bana uzattı, bu oldukça eski görünen bir pelerindi.
Jisoo bir kez daha erken davranıp bu sefer pelerini Lalisa'dan alacaktı ki onu durdurdum.
"Ona güveniyorum."
Pelerini alıp inceledim, gerçekten eski bir şeydi. Sarı renkli kumaşın üzerinde solmaya yüz tutmuş birkaç parlak işleme vardı ama kesinlikle bu iş için uygun gözüküyordu. Aynanın karşısına geçip pelerini üzerime geçirdim. Başlık kısmını biraz alttan kıvırarak yüzümü gizlemesine özen gösterdim. Daha sonra geri dönüp Jisoo ve Lalisa'nın tepkisini ölçtüm.
"Oldu mu?"
"Evet gayet iyi," dedi Jisoo rahatlamış ve memnun bir şekilde.
Lalisa ise gözleri dolmuş şekilde başını sallamakla yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Wish |jenlisa
FanficBir krallığa hükmetmeye hazırlanan Jennie henüz kendi kalbine bile hükmedemediğini fark etmişti.