Dennis'in notunu okuyunca ilk defa ondan beni gülümseten bir cümle aldığımı fark ettim. İzin vermese de gitmeye kararlıydım ancak bu işimi oldukça kolaylaştırmıştı.
Yatağımdan kalkıp dolaba doğru ilerledim, hemen ertesi sabah yola çıkmayı planlıyordum. Yanıma alacağım fazla bir şey de yoktu nasılsa, zaman kaybetmenin anlamı yoktu.
Dolapta diğerlerinden ayrı bir yerde duran pelerine uzandım. Pelerini göğsüme bastırarak gülümsedim ama gülümsemem aklımda beliren düşünceyle kısa sürede soldu. Ya ben gidene kadar Lalisa'ya bir şey olursa ve bu pelerini asla geri veremezsem?
Belki de cümleye dökmek bile istemediğim ihtimal çoktan gerçekleşmişti. Ben daha yola çıkamadan Lalisa çoktan hastalığa yenik düşmüş olabilirdi. Düşüncelerim yüzünden dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim ve duruşumu dikleştirdim.
"Lalisa beni bekliyor. Pelerini benden alacağına söz verdi."O sırada kapım çalındı ve görevliler Jisoo ve Chaeyoung'ın geldiğini duyurdu. Bu sarayda haberler gerçekten hızlı yayılıyordu.
Chaeyoung düpedüz ağlarken Jisoo ciddi gözükmeye çalışıyordu. Chaeyoung boynuma atlarken gözünden bir damla yaşın yavaşça süzüldüğünü görmüştüm yine de.
"Jennie, büyük bir salgının merkezine giderken neyi amaçlıyorsun?"
Chaeyoung'ı yatıştırmak ister gibi gülümsedim.
"Bir şey olmayacak Chaeyoung.""Bir doktora salgın hastalık konusunda endişelenmemesini mi söylüyorsun gerçekten?"
"Bana nasıl korunacağımı söyleyebilirsin..."
"Bilmiyorum Jennie bu kadar büyük çaplısı ilk defa oluyor, kimse ne yapacağını bilmiyor ki! Hastalığın karakterinden bile haberim yok, çok uzak olduğu için hiçbir bilgi alamıyoruz."
Jisoo tam o esnada sessizliğini bozmaya karar verdi.
"Emin misin Jennie?"Başımı salladım.
Jisoo buruk bir gülümsemeyle Chaeyoung'a döndü.
"Eğer emin olduğunu söylüyorsa onu kimse vazgeçiremez.""Biliyorum" der gibi başını salladı Chaeyoung.
"Kimseye dokunmamaya çalış, hastalardan uzak dur ve kimsenin ikram ettiği şeyleri yeme," diye sıraladı Chaeyoung.
"Yanıma yemekle ilgilenecek birini alırım."
"İyi fikir, evet öyle yap. Temizliğine daha fazla dikkat et, başka ne yapılabilir bilmiyorum."
Onayladım.
"Söz veriyorum sapasağlam döneceğim."Chaeyoung şaka yapar gibi ellerini kaldırdı.
"Çok da acele etme, krallıkta yeni bir salgın başlatmanı istemeyiz."Güldüm.
"Peki, beni özlediğinizden emin olana dek dönmeyeceğim o halde."Jisoo elini omzuma koydu.
"Eşyalarını hazırlamana yardım edeyim mi?""Bir şey almayacağım," dedim kısaca.
Elimdeki pelerini kaldırdım.
"Sadece bu ve birkaç elbise."Jisoo onayladı.
"Elbiselerini sandığa yerleştireyim."...
Sabahın erken saatlerinde hareket etmeye hazır bir gemi beni bekliyordu. Tüm gece uyumadığımdan erken kalkma konusunda bir sorun yaşamamıştım. Jisoo'nun hazırladığı sandık arabaya yüklendikten sonra hazırdım.Önce gözyaşlarını tutamayan Chaeyoung'a uzunca sarıldım. Bu veda töreninde hiç bir kraliyet prosedürünü uygulamamaya kararlıydım. Arkadaşlarıma sıkıca sarılacaktım ve kimsenin buna karışmasına izin vermeyecektim.
Chaeyoung uyarılarını bir kez daha tekrarladıktan sonra sırada ellerini arkada bağlamış şekilde dikilen Dennis vardı. Onunla da tatsız bir şekilde ayrılmaya niyetim yoktu. Elini yapabildiğim kadar samimi şekilde sıkıp teşekkür ettim ve kendisine iyi bakmasını söyledim.
Yardımcılarımın her birinin eline birkaç altın tutuşturdum ve onlara da teker teker sarıldım. Soğuk bir şekilde beni selamlayan Bay Yoon'a aynı şekilde karşılık verdim.
Sırada Jisoo vardı. Kolunda Lalisa'nın bana verdiği pelerinle birlikte yarım bir gülümsemeyle vedalaşmayı bekliyordu.
Ona yaklaştığımda pelerini omuzlarıma yerleştirip düzeltti ve arkamı dönüp arabaya binmeden önce yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.
"İyi görünüyorsun, iyi olacaksın.""İyi olacağım," diye tekrar ettim gözlerimden yaşlar akarken.
At arabasının arkasına yerleşip hepsine el salladım, bu düşündüğümden daha zordu. Dennis'i bile az da olsa özleyeceğimi fark ettim. Ama önemli değildi; dünyada teselli bulabileceğim tek yere, Lalisa'nın kollarına gidiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Wish |jenlisa
FanfictionBir krallığa hükmetmeye hazırlanan Jennie henüz kendi kalbine bile hükmedemediğini fark etmişti.