''Ne yaptım dedin sen?!''
Jisung çıldırmak üzere gibi ellerini saçlarına geçiriyor. Korkuyorum verdiği tepkiden. Onun için yaptım, neden kızıyor ki?
''Aileni nasıl terk edersin, aptal!''
Uzanıp ellerini tutmaya çalışıyorum, öfkeyle geriye adımlayıp kurtuluyor benden. ''Seni istemediklerini söylediler. Jisung, benim ailem sensin. Seni kabul etmiyorlarsa beni de etmemiş oluyorlar.'' Aldığı birkaç derin nefes onu sakinleştirmeye yetmemiş olacak ki birden bire tokat atıyor bana, dolu gözleriyle.
''Ne olacak şimdi? Minho, sen okuyorsun! Nasıl geçineceksin? Tek başına başarabileceğini mi sanıyorsun? Aklım almıyor ya, nasıl yapabilirsin böyle bir şeyi?''
Gözlerimin dolmasına engel olamıyorm. Benim için endişelendiğinin farkındayım, hak veriyorum ona ancak yine de tepkisi kırıyor beni. İyi hissetmesi için yaptığım hiçbir şey işe yaramıyor. Asla onu mutlu edemiyorum, yoruluyorum artık.
''Birlikte olduğumuz sürece bir şekilde idare ederim. Mutluluğun için her şeyi yaparım. Endişelenme sen bebeğim, ben bir şekilde ikimize de bakacağım.''
Jisung tatmin olmayan bakışlarını gözlerime çevirdiğinde bana ilk kez böyle boş baktığını görüyorum, canım yanıyor. Cevap vermiyor bana, gitmeye yelteniyor ama tutuyorum.
''Jisung...'' diyorum yorgunca. ''Ben senin için daha ne yapabileceğimi bilmiyorum. Seni iyi hissettirebilmek için yaptığım her şey ters etki yaratıyor. Bana yol göster, lütfen, ben ne yapacağım daha?''
Başını iki yana sallıyor. ''Beni asla anlamayacaksın.'' diyor yanımdan uzaklaşırken. ''Sıkıldım senden.'' Gözlerimdeki yaşlar daha fazla dayanamıyor. Kızıyorum kendime, çok kızıyorum.
İyi bir sevgili olmayı beceremediğim, meleğimi üzdüğüm için hiç hissetmediğim bir öfke doluyor kalbime.
''Özür dilerim.'' diye mırıldanıyorum kısık sesimle. Başımı kaldırıp yüzüne bakamaycak kadar utanıyorum. Ne olacak şimdi? Nasıl toparlayacağım batırdığım ilişkimizi?
Jisung'un sert adımlarını duyduğumda yetişmeye çalışarak arkasından gidiyorum hemen. Evime, birkaç haftadır birlikte kaldığımız eve yöneliyor. Yanında ama varlığımı hissettirmeden eşlik ediyorum ona. Nefesimi bile tutuyorum beni hissetmesin, istediği yalnızlığı ona verebileyim diye.
Eve vardığımızda yaşlı gözlerimi ovuşturarak lavaboya gidiyorum. Daha fazla ağlamak istemiyorum, Jisung sevmiyor ağlamamı. Soğuk suyu yüzüme çarparken içeriden gelen sesle endişeyle odama koşuyorum. Jisung dolabın üstünden almaya çalıştığı okuma kitaplarını düşürmüş yere.
''İyi misin? Bir şey olmadı değil mi?'' diye soruyorum, dönüp bakmıyor bile bana. ''Güzelim, özür dilerim.'' diyorum yeniden, yine duymazdan geliyor beni.
''Güzelim...''
Bir anda bana dönüp ellerindeki her şeyi yataktaki çantasına atıyor. ''Yeter.'' Ben daha ne olduğunu anlayamadan, her şeyini alıp çıkışa ilerlemeye başlıyor.
Birkaç saniyelik duraksamanın ardından anlıyorum; Jisung beni terk ediyor!
''Jisung, dur!'' diyerek bileğine sarılıyorum. Kollarındaki yaralara dokunmamaya özen gösteriyorum, o ise acımasızca kendi yaralarına bastırıyor elini. ''Bırak, Minho.''
Tutamıyorum artık kendimi. Jisung sevmese de ağlıyorum. Hem, ağlatan kendisiyken kızmaz değil mi yaşlarıma?
''Lütfen, gitme.'' diyorum yalvarır gibi çıkan sesimle. ''Konuşalım, ne istersen yaparım. Bırakma beni. Ben sensiz yapamam.''
O da bensiz yapamaz, biliyorum. Ben olmazsam kimse tutmaz onu, zarar verir kendine. Bana verdiği sözü de unutur bensiz. Mahveder kendini, dayanamam.
''Umurumda değil, ne halin varsa gör.''
Sesi öyle sert çıkıyor ki gözlerinde gördüğüm ışığı yanlış yorumladığımı anlıyorum. Aşk sanmışım ben öfkesini, kıyamaz sanmışım benden uzaklaşma isteğini. Ama çok güzel kıyıyor bana, gitmemesi için yalvardığım halde kulak asmayarak çok güzel kıyıyor.
''Sevgilim, gitme. Dayanamam! Ben... Ben, ben yapamam sensiz. Yaşayamam, toparlanamam. Gitme, gitme n'olur...''
Durmuyor, ben dizlerimin üstüne düşmüş hıçkıra hıçkıra ağlarken Jisung bir saniye bile duraksamıyor.
Jisung'a yetemedim, hatalıyım. Durması için ne sebebim var ki? Yeterince iyi miyim, değilim. Öyleyse gitmekte haklı, yine de gitmesini istemiyorum.
Fakat engel de olamıyorum.
''Jisung,'' diyorum nefes nefese. ''Seni çok seviyorum ben.'' Bakışları son kez beni buluyor. Bir şey diyecek sanıyorum. Bekliyorum gözlerinin içine bakarak. Acımı okumasına, sevgimi görmesine izin veriyorum. Ama o susuyor. Gözyaşlarıma aldırmadan, yakarışlarımı duymadan sırt çeviriyor bana. Evin kapısını çarpıp çıkıyor.
Yıkılıyorum.
Kalbim sıkışıyor, kırıldığını o zaman anlıyorum.
İlk aşkım, kalp kırığım oluyor ve ben, nefessiz kalıyorum.
---
arkadaslar hanji etiketinde birinci olmusuz hem de 305 hikaye arasında AŞFŞWŞGŞWŞGŞWG
of yine harikayız ya
bu arada yarın tatile gidiyorum yazamam orda o yüzden benden günde birkac bölüm istemeyin olur mu 😔
elimde üc taslak var üc günde atıcam
neyse sonraki bölüm salı 🫶🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
limbo | minsung
Fanfictionlee minho kendi yaptığı şarkıyla katıldığı seçmeleri geçer ve yıllar önce ayrıldığı eski sevgilisi han jisung ile aynı grupta olmayı kesinlikle beklemiyordur. . minsung, hyunlix . . #minsug 3! #hyunlix 3! #minho 2! #jisung 1! #leeknow 1!