26

1.6K 212 274
                                    

Jisung ve Changbin provada hata yapmıştı.

Ve bunun sebebi, en azından Jisung açısından, bendim.

Herkesin içinde Jisung'la tartışmıştık. Nasıl olduğunu bile anlamamıştım. Konuyu soracak olursanız bir konumuz dahi olmadan, artık dolduğumuz için içimizi dökmüştük sadece. Bir anda Jisung'a bağırırken bulmuştum kendimi. Gün boyu çok dalgındı ve sürekli bana imalarda bulunuyordu. Suçlayıcı tavırları bir noktadan sonra sabrımı taşırmış, o da altta kalmayınca hararetli bir tartışmanın içine girmiştik aniden.

Grup üyeleri eski sevgili olduğumuzu, dolayısıyla yönelimlerimizi de öğrenmişlerdi. Hiçbirinin bizi yargılamayacağını biliyordum ama grubun geleceği açısından bu büyük bir skandala yol açabilirdi ve gerilmekte haklılardı. Üstelik performansımızdan on dakika önce tartıştığımız için durum daha da çıkmaza girmişti ve işte, buradaydık.

Chan hyung etraftaki kameralardan dolayı açık açık konuşamazken Jisung ve Changbin'i rahatlatmaya çalışıyor, biz de bir köşede onları dinliyorduk. Suçlu hissediyordum kendimi. Jisung dün beni Yeji'yle gördüğü için bu kadar dalgındı, tartışmamız da bardağı taşıran son damla olmuştu. Jisung'un sorumluluğunu almasam bile üyelerin bu şekilde öğrenmesi ikimizin suçuydu. Gerginliğe yol açacak ve dikkatimizi dağıtacak hiçbir şey yapmamamız ya da en azından üyelere bunu belli etmememiz gerekirdi.

Ağlayacak gibi hissediyordum. Hyunjin yanımda, destek olmak için başını omzuma yaslamış; Felix ve Seungmin de ne yapacağını bilemez gibi bana bakmaya başlamıştı. Bir süre sonra Felix yanımıza geldiğinde Hyunjin hemen duruşunu düzeltti.

''Hyung, üzülme bu kadar. Ben kusursuz bir iş çıkaracağımıza eminim. Merak etme, kazanacağız.''

Sorunun bu olmadığını biliyordu. Sadece olayları normalleştirmeye çalışarak beni rahatlatmayı amaçlıyordu. Hyunjin onu onayladı. ''Kendine yüklenme, senin hatan değildi.'' diyerek sırtımı sıvazladığında Seungmin ve Jeongin de gelmişti yanımıza.

''Gerçekten özür dilerim. Biliyorum, Jisung'la aynı grupta olmamız tamamen saçmalık. Hatta belki de Jisung'u gördüğüm an ayrılmalıydım şirketten ama yapamadım işte. Jisung adına da özür dilerim, bu şekilde öğrenmemeliydiniz.''

Öne eğdiğim başımı kaldırmam için omzuma dokunan Seungmin'e baktım, içten ve parlak gülümsemesini sundu bana. ''Anlatmak zorunda değildiniz ki, özeliniz sonuçta. Aranızda geçenleri bilmemize gerek yok. Birbirinize zarar vermeyin yeter.''

Minnettar olduğumu nasıl gösterebileceğimi düşünürken benden bağımsız bir gülümseme yerleşti dudaklarıma. Ardından Chan hyung konuşmayı bitirdi ve grupça toplanmış olduk.

''Grupça yemek yemeye gidelim mi?'' diye bir teklifte bulundu Chan hyung. ''Stres atalım biraz.'' Sanırım biraz da bize kırgın veya kızgın olmadıklarını göstermeye çalışıyorlardı. Herkes onayladığında Jisung'la kısa bir bakışmanın ardından biz de kabul ettik.

Tavuk yemeyi önerdiklerinde kalbim garip bir hisle kasıldı, dudaklarımı hüznün doldurması kaçınılmaz oldu. Yorulmuştum, birbirimize zarar vermeyi kesmemiz gereken nokta burasıydı. Bunca şeyden sonra bir araya gelemezdik ancak en azından iyi geçinmemiz gerekiyordu.

''Jisung tavuk yiyemiyor. Başka bir yere gitsek?'' dediğimde Jisung'un gözleri parıldadı, birbirimizi düşünmemize şaşıracak kadar uzaklaşmış olmamıza ağlamak istedim o an. Göz göze geldiğimizde yaşlarını hiç saklamadan içten bir şekilde gülümsedi bana. Dudak hareketleriyle özür diledi. Bana sarılıp ağlamak istediğini anlayabileceğim kadar durgundu.

Aynı şekilde ben de özür diledim ondan. Her ne kadar ilişkimizdeki her şey onun yüzünden olsa da kesinlikle tartışmayı başlatan bendim ve o kadar sert çıkışmamı gerektirecek hiçbir şey yoktu ortada. Beni yatağa atmak için kullandığında bile öyle bir tepki vermemiştim. Aslında biraz da bu yüzdendi. Şimdiye kadar bastırdığım bütün duygular birden açığa çıkmıştı.

limbo | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin