⚠️TW: intihar girişimi ⚠️
Yoktu.
Uyandığımda Jisung yanımda yoktu.
Başta kötü düşünmeyip belki de duş almaya gitmiştir diye geçirdim içimden ama toplanmış eşyalarına ve evin battığı derin sessizliğe bakarsak bu gereksiz pozitiflik benim bile yapamayacağım kadar abartıydı.
Ardından korku düştü kalbime ve kalbim hızla çarpmaya başladı. Kötü bir haber falan mı almıştı ki beni bırakıp gitmişti? Endişeyle Jisung'u aradığımda henüz kendime bile gelememiş olmanın verdiği bir ağırlık vardı üstümde. Sanki ne kadar korkarsam ellerim o kadar tutmuyordu, Jisung'un açmasını beklerken defalarca kez düşürmüştüm telefonu elimden.
Zaten o da açmamıştı.
Kaç kere aradığımı bile bilmiyorum. Her çağrı düşerken bir yandan kalkıp evin içinde onu aramıştım. Telefonun zil sesini duymadığıma göre gitmişti ama o an bunu bile görmezden gelip gitmemiş olmasını umdum.
Böyle hayal etmemiştim. İlk gecemizin sonu böyle olmamalıydı.
Nefes nefese yatağıma geri oturup ne yapacağımı düşünürken gözüme bir kağıt parçası çarptı. Ellerim titreyerek uzandım, gözlerim şimdiden dolmuştu.
Korkuyordum. Dün söylediği şeyleri bile ciddiye almamışken şimdi beni gerçekten üzmesinden o kadar korkuyordum ki daha notu okumadan göğsüm sıkışmaya başlamıştı.
Yapmazdı değil mi? Bana kendini affettireceğini söyleyerek beni kullanmazdı, yapmazdı. Beni bir kez daha mahvetmezdi.
Yapmıştı.
Notun üstünde "Beni arama Minho, artık gerek kalmadı." yazıyordu. Üstelik sonuna da kalp çizmişti.
Çığlık attım. Bağırdım, ağladım, nefessiz kaldım.
Bir kez daha Jisung uğruna mahvoldum. Mahvetti beni.
Aptallığım yüzüme tokat gibi çarparken o kadar çaresiz, o kadar halsiz hissediyordum ki ilk defa ölüm düşüncesini geçirdim aklımdan. Nasıl yapardı böyle bir şeyi? İnanamıyordum, inanmak istemiyordum.
Yalan mıydı yani?
Benimle yatmak için miydi bütün bunlar? Ben... Ben gerçekten aşık sanmıştım. Nefes alamıyordum. Aşık sanmıştım! Niye yapıyordu bunu, nefesimi kesmekten ne zaman yorulacaktı? Kesilecek nefesim kalmayana dek hayatımı mahvetmeye devam mı edecekti? Nefes alamıyordum zaten!
Elmacık kemiğimdeki yara hiç olmadığı kadar yaktı canımı. Bilmeliydim, bana bunu yapanın duygularına inanmamalıydım. Kanmıştım ona... İyi bir oyuncu olduğunu kendisi söylemişken, sikeyim, ben ona yine kanmıştım! Kıyamamıştım, o bana ne kadar kıydıysa ben de ona o kadar kıyamamıştım.
Aklımı kaçıracak gibiydim. Her seferinde bu cümleyi kurmam beni hayretlere düşürse de ilk kez bu kadar berbat hissediyordum. Her defasında daha kötü yaralıyordu beni. Ne zaman daha fazlasını kaldıramam desem, en kötünün o olduğunu düşünsem hep daha beteri geliyordu. Dayanamıyordum.
Yemin ederim, dayanamazdım. Kalbim acıyordu. Alamadığım nefeslerde boğuluyor, kalbime düşen aşkın sıcaklığında yanıyordum. Jisung boğazıma sarılan el, beni küle çeviren ateşti.
Daha kaç kez küllerimden doğmaya mecbur kalacaktım? Ne zaman duracaktı? Küllerim kalmamıştı ki zaten yanmaktan, yeniden doğabilecek miydim? Hiç sanmıyordum.
Kalp kırığım, ölümüm olacaktı.
Ne çabuk unutmuştum benden tiksindiğini söylediği günü. Ne kadar da istemiştim unutmayı, unutturmasını. O kadar fazla hayalini kurmuştum ki mutlu olabildiğimiz günlerin, gerçekten de bitecek olan bir rüyayı yaşadığımı fark etmemiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
limbo | minsung
Fanfictionlee minho kendi yaptığı şarkıyla katıldığı seçmeleri geçer ve yıllar önce ayrıldığı eski sevgilisi han jisung ile aynı grupta olmayı kesinlikle beklemiyordur. . minsung, hyunlix . . #minsug 3! #hyunlix 3! #minho 2! #jisung 1! #leeknow 1!