24

1.8K 206 302
                                    

Jisung'tan

Acı çekiyordum. Minho'nun yazdığı şarkı beynimde dönüp dururken ben odamda ses çıkarmamaya çalışarak gecenin bir vakti şarkı yazıyordum. Biliyordum, uyusam geçerdi. Sorun da buydu, geçmemeliydi. Birkaç gündür uyumamak için direniyordum ve uykusuzluğun beni ne zaman yeneceğini bilmemek korkutucuydu. Uyumadan önce Minho'yla konuşmalıydım.

Uykum vardı, gözlerim kapanmamak uğruna savaş veriyordu. Uyumamalıydım çünkü ne zaman uyusam ve kabuslar uykumu süslese o korkunç ses kontrolü elimden alıyordu. Normalde yapmayacağım şeyleri yaparken, söylemeyeceğim şeyleri kendimden emin bir şekilde sıralarken buluyordum kendimi. Minho'ma yazık ediyordum.

Ne zaman geleceğini öngöremiyordum. Genelde kabus gördüğüm geceler uyandığımda kendimi bambaşka birine dönüşmüş olarak buluyordum, bu nedenle de Minho'yla konuşana kadar uyuyamazdım; çok sık kabus görüyordum ve riske atamazdım. O odaya kapatılmak istemiyordum yeniden ve yeniden. Yıllar önce aştığımı sandığım her şeyi baştan sonra tekrar yaşıyordum, korkuyordum.

Sanki... Sanki aynalarla dolu bir odaya kapatıyordu beni o ses, kaçamıyordum. Aklımı yitirinceye dek yansımamla bakışıp en sonunda o çaresiz yansımama dönüşüyordum, her şeyim tersine dönüyordu. İçimde barındırdığım merhamet acımasızlığa, sonsuz dediğim aşkım nefrete dönüyordu. En değerlim dediğim insana en kıymetsiz oymuş gibi davranıyordum.

Elimde değildi. Ama o bunu bilmiyordu.

Onu kullandığımı bile düşünmüştü, benim yüzümden. Berbat hissediyordum. O şarkıyı duyduğum andan beri durmak bilmeyen ağlamalarım yüzünden şişen gözlerim, aynı zamanda uykusuzluktan da yanıyordu. Minho'ma yazdığım kaçıncı şarkı olduğunu bilmediğim kağıt parçasını özenle dosyama yerleştirdim, yaşlarımla ıslanmamalıydı.

Gözlerim kapanıyordu, direnmek çok zordu ve artık yorgunluktan vücudum karıncalanmaya başlamıştı. Uyursam kapattığım karanlık odadan kaçardı, biliyordum. Ancak uyanık kalmak da hiç bu kadar zor olmamıştı.

-Acınasısın Jisung.

Kapanmak üzere olan gözlerim duyduğum sesle ardına kadar açılırken ilk kez bu kadar yakından duymamın şokuyla istemsizce etrafıma bakındım. Ses arkamdan gelmiş gibiydi, biri kulağıma fısıldamış gibi. Ama değildi, ben fazlasıyla uykusuz ve her zamankinden güçsüzdüm sadece.

Cevap vermedim. Korkudan dağılan uykum sayesinde daha dinç hissederken bir kez daha yankılandı sesi beynimde.

-Nereye kadar kaçacaksın benden?

Duraksadım.

"Nereye kadar saklanacaksın benden? "

Annemdi bu. Ablam öldüğünde eve gitmediğim için bana söylediği cümleydi. Tanrım, zihnimin bana oynadığı bu oyun neden bu kadar zor olmak zorundaydı? Unutmak istediğim anılarımı neden bana hatırlatıyordu?

"Sonsuza dek." diye mırıldandım.

Hiçbir şey duymadım uzunca bir süre, duymadığımı sandım. Oysa bunun sebebi hıçkırıklarımın o sesi bastıracak kadar çok olmasıydı. Sessiz ağlayışlarımı korkum yok etmişti. Korku benim sesimdi, korku benim aşkımı yok edişimdi, korku benim sonumdu. Korku bendim.

Yurttakileri uyandırmamak için hıçkırıklarımı fark ettiğim andan beri dudaklarıma bastırdığım elim titriyordu. Gözlerimi kırpmam kadar kısa anlarda bile göz kapaklarımın ardındaki karanlığı annemin yüzü kirletiyordu. Ses anneme bürünmüştü. Ya da belki ses zaten hep annemdi.

Anladım ki uyumasam bile kabus görecektim, korkularımın baş gösterdiği bu ölüm gibi gecede acılarımın en büyüğünü çekecektim yine. Annem konuşacaktı benimle, Minho'mu yine alacaktı zihnimden. Kalbime dokunamamıştı hiçbir zaman, dokunamazdı ama zihnimdeki karmaşayı fırsat bilerek çok güzel girerdi aklıma.

limbo | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin