40|son

2.1K 158 593
                                    

(5 Yıl Sonra)

"Lee Minho!"

Kaşlarımı çatarak bana bağıran sevgilime döndüm. Bir şey yapmadığımdan emindim ama sinirli ses tonu kendimi sorgulamama yol açtı. "Hm?" diye bir mırıltı çıktı dudaklarımın arasından. "Bu ne?" diyerek elindeki telefonu bana uzattı. Abartı mimiklerinden çok da ciddi olmadığını, yine de hesap sormak istediğini anladım.

"Hyunjin ve benim bir videomuz?" derken anlamamış gibi dudak büzdüm. Oysa editin başlığına baktığımda kesinlikle diyecekleri zihnimde yankılanmaya başlamıştı, eğlenecektim. "Ne yazmışlar etiketlere, bak bakalım." Birkaç saniyeliğine durup "Aman tanrım, Hyunho yazıyor!" dedi şaşırmış gibi yaparak. "Hyunjin'le shiplenen kişi kim, benim sevgilim!" Beni Hyunjin'den kıskanmadığını ve ship olaylarını da çok fazla umursamadığını biliyordum. Arada benden ilgi istediğini bu yolla belli ediyordu sadece, bu da asıl güzel olan şeydi.

Telefonu yanımızdaki masaya koyup beline sardım ellerimi. "Evet," dedim fısıldayarak. "Senin sevgilin." Beş yıl geçmesine rağmen hâlâ liseli aşıklar gibiydik. Flört etmeyi asla bırakmıyorduk, her şey gerçekten çok güzeldi. Bakışları anında yumuşasa da yelkenleri suya indirmeyi reddetti. Dudaklarını büzerek konuşması ne istediğini gösteriyordu ancak az sonra birlikte yayın yapacak olmamız dudaklarını parçalamak gibi mükemmel bir şeyden mahrum bırakıyordu beni.

"Söylemiştim sana, gözü var onun sende. Hiç dinlemiyorsun ki beni!" diye söylenirken tek amacı dikkatimi dudaklarına çekmekti. Geceleri beni nasıl kışkırttığını bilmesem şu hallerine bakıp tatlı olduğuna inanabilirdim gerçekten, iyi bir oyuncuydu.

"Bebeğim," dedim uyarıcı bir tonda. "Felix'le sevgililer, nasıl bende gözü olsun?" Omuz silkti. "Var işte, ben anlarım." dedi havada sallanan ellerini omuzlarıma yerleştirirken. "Felix kızıyor sen böyle söyleyince." dedim ancak bu durum ikimizi de, hatta Hyunjin'i bile eğlendiriyordu. Özallikle Felix'in üstüne oynuyorduk hatta.

Şımarık edasıyla omuz silkti. "Kızsın, bana ne. Sevgilisine sahip çıksın o da, benim sevgilime kimse öyle bakamaz!" Gülerek dudaklarına kapandım. Sakince, olabildiğince narin bir şekilde öptüm güzel dudaklarını. Üst dudağını kısaca emip geri çekildiğimde parlayan gözleriyle bana bakıyordu.

Çok oyalanmadan yayın yapacağımız için hazırlanmaya başladık. İkimizi yakıştıran ve hatta sevgili olduğumuzu bile anlayabilmiş hayranlarımızın sayısı giderek artıyordu. Bizi desteklediklerini görmek Jisung'la daha fazla görünmek istememe yol açıyordu ve şimdi buradaydık işte, yayın açıyorduk.

Her yayınımda olduğu gibi dudaklarımdaki silik gülümseme hiç gitmedi. Kalpsiz olduğumu söyleyenler vardı, bilmiyorum, belki de dışarıdan öyle görünüyordum ancak kalpsizsem staylerimizin her birine nasıl böyle sonsuz bir sevgi besleyebilirdim ki? Nasıl grubum uğruna yaşar, Jisung'um için her şeyi göze alabilirdim?

Kalpsiz olsam nasıl üzülebilirdim aşkla atan kalbime 'kalpsiz' denmesine?

Yayın boyunca sahip olduğum bu kocaman aileye şükrettim. Grubum ve staylerim, bir de sevgilim... Birkaç yıl önce böyle mutlu olabileceğimi söyleseniz size saatlerce gülebilirdim. Oysa şimdi o kadar mutlu ve iyiydim ki yıllar öncesinde kalan kötü günlerimi hatırlamakta zorlanır olmuştum.

Yorumlarda 'Minsung'u ne kadar sevdiklerine dair konuşan staylerimizi gördüğümde huzurlu bir gülümseme gözlerimin kısılmasına sebep olurken Jisung da hissetmiş gibi konuşmaya başladı.

"Sürekli birlikteyiz hyung, stayler haklı. Kaderim falan mısın acaba?"

Şaka yapar gibi çıkarmaya çalıştığı sesi, söylediği şeyin bana hissettirdiği o yoğun sevgiyi bastırmasına yetmedi. Ben bile ne olduğunu anlayamadan dıdaklarımdan bir cümle sıralandı.

limbo | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin