KIRK BİRİNCİ BÖLÜM

406 41 243
                                    

🧡KEYİFLİ OKUMALAR🧡

⏳️

🎶Beni Kendinden Kurtar - Perdenin Ardındakiler🎶

🎶Beni Kendinden Kurtar - Perdenin Ardındakiler🎶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM KIRK BİR

GÖĞÜS KAFESİNE SIZAN ISLAK KANATLAR

🥀

Sırılsıklam bir bedenin sırılsıklam bir kalbi olurdu. Sırılsıklam bir ruhun ıslanmaya korkan hisleri olurdu. Bedenim ıslaktı. Bundan olsa gerek kalbim de sanki sırılsıklamdı. Kalbimden göğsüme doğru kirli sular damlıyordu.

Merdivenleri tırmanırken arkamda bıraktığım izler üzerimden damlayan kirli sulardan ibaretti. Üçüncü kata geldiğimde bedenimden yere damlayan damlalar sessiz koridorlarda yankı yapmaya başladığı için gerilmiştim. Aslından gerilmemin sebebi Efruz'un kaldığı odaya doğru ilerlediğim için de olabilirdi.

Odamın önüne geldiğimde aynı zamanda Efruz'un kaldığı odanın önüne de gelmiştim. Odalarımız karşılıklıydı. Asla bilerek denk getirmemiştim. Gözlerim iki kapı arasında gidip geldi. Sonra üzerime baktım. Ona sarılmak istiyordum ve büyük ihtimalle o çoktan kıyafetlerini değiştirmişti. Şimdi ona bu halde sarılırsam benim yüzümden yeniden ıslanacaktı.

Islansındı.

Onun kapısına doğru çevirdim bedenimi. Birkaç adımda tam önüne geldim ve kapıya vurmak için yumruğumu kaldırdım. Ben henüz kapıyı çalmamışken kapı hışımla açılmıştı. İkimiz de birbirimizi inceledik. Siyah pantolon üstüne giydiği siyah kazağı ve deri ceketi kaşlarımı merakla kaldırdı. Eli kulağındaydı ve telefonla konuşuyordu. Konuştuğu kişinin sesini duyuyordum. "Ulan gelip beni buradan çıkartmazsan burayı yerle bir ederim! Sonra da gelir senin kafanı keserim!"

Efruz, telefonu kulağından uzaklaştırdı. Konuşan kişinin sesine artık aşinaydım. Onur'du ve öyle bağırıyordu ki sesi sessiz koridorda yankılanıyordu. Onunla konuşmasını umursamayarak sordum. "Bir yere mi gidiyorsun?"

Efruz da telefondan bağırmaya devam eden Onur'u umursamadı. "Ufak bir işim var." Dedi, sonra telefona bakarak ufak işinin kiminle alakalı olduğunu sessizce dile getirdi. Kaşlarımı çatmak istesem de yapmadım. "Bir şey mi söyleyeceksin?" diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. "Hayır." Dedim ve duraksadım. "Yani..."

"Anladım." Dedi cümlemi tamamlamama izin vermeden. Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra yanımdan hiçbir şey söylemeden geçip gitti. Ben arkasından ona öylece bakarken telefonu tekrar kulağına yaslamış ve konuşmuştu. "Ne bağırdın anasını satayım ya! Geliyorum."

Onur'un sesini yine duydum ama ne söylediğini bu sefer anlamadım. Merdivenlerden inmeye başladı. Kısa bir süre sonra gözden kayboldu. O süre zarfında hiç arkasına dönüp bakmadı. Omuzlarım kendiliğinden düşerken kendi kendime isyan ettim. "Neden hayır diyorsun ki yani? Gitti işte adam."

İNSİZ ŞEH'R +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin