KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM

386 23 211
                                    

Bu bölüm 11 bin kelimenin üstünde.😌
Sindire sindire okuyun🥰

🩵💙KEYİFLİ OKUMALAR💙🩵

⏳️

BÖLÜM KIRK DOKUZGök Haykırışını Yere Fısıldar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM KIRK DOKUZ
Gök Haykırışını Yere Fısıldar

🥀

Gökyüzünün denizden yansıyan rengi gözüme batıyordu. Gökyüzün rengi neyse deniz ona bürünüyordu. Geceydi, karanlık... Efruz'la yata geçtikten sonra pek konuşmamıştık. Yalnız kalamamıştık zaten. Kaptan bize bir süre eşlik etmiş sonra onu almaya gelen botla gitmişti. Gideli çok olmuyordu. O gittikten sonra Efruz dümene geçmişti ve onu izlemek her ne kadar hoşuma gitse de hava almak istemiştim.

Yatın gövdesinde korkuluklara elimi yaslamış şehrin parlayan ışıklarını izliyordum. Oradan uzaklaştığımız her santimde sanki üzerimden bir o kadar yük kalkıyordu. Şehri uzaktan görmek içinde olmak gibi değildi.

Şehir parlıyordu. Işık içindeydi. Sokakları, çıkmazları, duvarları, insanları... hiçbiri görünmüyordu. Şehir, bir insana benziyordu. Dışarıdan her ne kadar aydınlık görünse de içi karanlık bir kuyudan farksızdı.

Yatın motorunun durduğunu fark ettiğimde gözlerimi kırpıştırdım. Su akıntılı olduğu için anlamamıştım ya da fazla dalgındım çünkü motor gayet sesli çalışıyordu.

Derin bir nefes aldım. Artık bu güvertede yalnız değildim.

Efruz'un varlığı kendini belli etti, kulağıma doğru fısıldadı. "Ne düşünüyorsun?" nefesinin dokunuşu içime dokunan bir tehlikeydi. Nefesini tenimde hissettiğimde içim içimden çıkmak istiyordu. Heyecanlanıyordum. Bana oldukça yabancı olan bu duygu şu sıralar oldukça hoşuma gitmeye başlamıştı.

"Bilmem," dedim gökyüzüne bakarken. "Dalmışım."

Tam arkamda duruyordu. Bir eli yavaşça belimi sardı ve beni kendine yasladı. Yüzünü omzumla boynumun arasındaki o kuytuya soktu. Derin bir nefes aldı. "İyi misin?"

Kafamı usulca salladım ve elimi elinin üzerine kapattım. Arkamdaki varlığı o kadar iyi hissettiriyordu ki iyi olmamak mümkün değilmiş gibiydi. "Böyle..." hiç benlik olmayan kelimelerin beni böylesine iyi anlatmasına şaşırıyordum. "...sen bana sarılınca, nefesini ensemde hissedince, tenin tenime değince iyi olmamak gibi bir şansım kalmıyor."

Efruz bir anda bedenimi kendine doğru çevirdi. Kalçam korkuluklara yaslandı ve o üzerime doğru bastırdı bedenini. Gözlerim gözlerini sahiplendi hemen. Göz bebekleri büyümüştü, gözlerindeki duygular yutkunmamı sağladı. "Böyle konuşarak benim aklımı yerinden çıkartmaya mı çalışıyorsun?" Tek kaşını kaldırdı. "Eğer öyle düşünüyorsan çok doğru düşünüyorsun."

İNSİZ ŞEH'R +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin