"Yakalanmadılarsa ne olacak yenge?" dedi Fırat.
"Bu da onların sorunu." dedi. Tartışma içinde arabalara kadar yürüdük. Gerçekten çok yorgundum. Arabalara binerken ben arka koltuğa oturdum. Daha ilçeden çıkmadan uyuyakalmış olmalıydım ki Atillahan' ın sesiyle gözümü açtım. Ama açık tutacak enerjim yoktu.
Boğazım o kadar kurumuştu ki gözümü açtım. Neredeydim ben? Araba? Yatak? Atillahan bana seslenmişti ama ben nasıl geldim buraya? Çevreme bakındım ama su yoktu. Odadan çıktım. Her şey beynime akarken aşağı inip mutfaktan su içtim.
Yonca neredeydi? Bir şey mi oldu? Su içerken aklıma gelen düşüncelerle uykum kaçmıştı. Hemen yukarı çıkıp her odaya sessizce girdim. Kütüphanenin tam karşısı bizim odaydı. Ama sağ taraf mı sol taraf mı? İlk odayı açtığımda içeride hiç ışık yoktu. Yavaşça sokuldum ve içeride Fırat' ı gördüm. Fırat' ın odasıydı burası ve uyuyordu. Geri çıkıp onun yanındaki odaya girdim. Odada ışık vardı bu yüzden yavaşça hareket ettim. Düzenli nefes alışverişleri duyunca uykuda olduğunu düşündüm. Biraz daha yaklaşınca bunun Atillahan olduğunu gördüm. Çıkmak üzereyken mırıldandı. Yakalandığımı sanırken arkasını döndü.
O odanın yanına girdiğimde ise kütüphaneyle karşılaştım. Bizim oda onun karşısıydı ve onun yanındaki odaya adım attığım da iki kişinin nefes alışını duydum. Biraz yakınlaşınca Yonca' nın Cenk Uğur ile sarılarak uyuduğunu gördüm. Sessizce çıktıktan sonra aşağı indim. Salona otururken korkudan güm güm atan kalbimin üzerine elimi koydum. Ne saçmalamıştım gece gece! Her odaya girdim birde. Çok ayıp!
Öylece koltukta öne eğilmiş vaziyette nefes alıp sakinleştim. "Sorun ne?" Fırat' ın sesiyle irkildim.
"Ne?"
"Şişt! Herkesi uyandırmaya mı çalışıyorsun?" dedi. Sonra yanıma oturdu. "Sorun ne? Neden uyanıksın?"
"Bir şey yok." deyip kalktığımda elimi tuttu.
"Hayrunnisa biliyorum yaşadıkların zor ama bize bir şans ver." dedi. Elimi öylece tutmasına izin verirken gözlerimi kıstım. "Bakma öyle. Ben sana güveniyorum hatta inanıyorum vee en önemlisi saygı duyuyorum." dedi.
Yanına geri oturdum. Fırat eğlenceliydi onunla ciddi konuşma yapmak garip gelse de içimde tutamadım. "Yatağa nasıl geldiğimi hatırlayamadım bir an."
Güldü omzunu koluma attı diğer eliyle saçımı karıştırdı Ilgaz abi gibi. "Arabada bi türlü uyanmadın. Atillahan da seni kucağında çıkardı."
Atillahan beni kucağına mı almıştı. Bir anda öksürük sesiyle uzaklaştım. Atillahan esneyerek mutfağa yürüyordu. "Siz ne arıyorsunuz burada?"
"Sanane." ben böyle derken Fırat açıklama yapıyordu.
"Uyandım su içmeye indiğimde de Hayrunnisa ile karşılaştım."
"Gidip uyusana sen sonra arabada uyuyorsun." Sesindeki soğukluk muydu! Mutfağa geçip kendini su katarken oldukça yavaş hareket ediyordu. Suyunu bile o kadar yavaş içiyordu ki sanki gitmeyecek gibiydi.
En son kalkıp odama geçmek için yukarı çıktım. Tabi odanın yerini gene karıştırdım. Öylece durmuş koridora bakarken arkama biri geldi. Atillahan' ın yavaş olduğunu düşünürsek bu Fırat olmalıydı. " Fırat bir şey soracağım. Bizim oda neresi?" Arkama döndüm ve Atillahan' ı gördüm.
Odayı parmağıyla gösterdikten sonra odaya girip kapıyı örttüm. Tuvalete girip çıktıktan sonra yatağıma gidecekken biri ağzımı kapadı. Deli gibi çırpınmaya başladığımda Atillahan konuştu. "Bağırma sakın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
ChickLit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...