Kafamda deli sorularla geçen bir hafta sonunda cumartesi olmuştu. Bu bir haftada yabancı yani Sinan bey kendini unutturmamıştı. Annem ile tartışmalı günleri olmuştu lakin sonuç tatlıya bağlanmıştı. Tabi annem ve Ramazan abi güvenliği olan bir sitede yaşaması şartıyla. Karakola yakın. Sitenin bir ucuna annem diğer ucuna Ramazan abiyi ayarlaması bence bilerek yaptığı bir şeydi. Annemin karşı dairesine de koruma dikmişti. Ayrıca özel bir şoförde tayin etmişti. Ramazan abi ve annemin çaycılık yapmasıyla uğraşması annemi çıldırtmıştı. Buraya kadar bile annem sabırla yaklaşmıştı. İşlerine müdahale edince de annem onu kovmuştu. Annemle bu yüzden haftada beş kez konuşmamız günde beşe dönmüştü.
Genelde yemeklere bize geliyordu ve gelirken alışveriş yapmayı alışkanlık haline getirmişti. Bende ona yabancı değil Sinan bey diyordum. Başta sinirlense de kabullenmişti. Yonca ile baş başa kaldığımız saatleri arttırmıştık. İçimde yaşanılanları bilmek istiyorlardı. Hepsi benim için endişeleniyordu. En güzeli ise okulumdu. Okuldaki bu hafta sınav haftası olduğu için sınavlar hariç dersler boş geçiyordu. Okuldakiler sınav sonraları kapalı spor salonunda maçlar yapılıyordu. Maçlardan sonra oyunlar oynuyorduk. Adeta kamptaki oyunları tekrarlarken tabu oynamamız en eğlenceli zamandı. Kocaman okul ilkokula dönmüştü ve hocalar bize büyüyün diye söylenip duruyordu. Hiç eğlenmediğim kadar eğlenmemi sağlayan diğer şeyse okul toplanıp dövüşmeyi öğretiyordu bize. Ama ne zaman vurmaya kalksalar Atilla' lar araya giriyordu.
Haftayı eğlenceli bitirirken geceyi Atilla ile geçirdim. Beni bugüne hazırlarken gece bana o güzel sesiyle kitap okumuştu. Sabah huzurla ve kokusuyla gözümü açarken çok mutluydum. Ama kahvaltıya inip kapıda beliren Sinan beyle modum düştü.
Kahvaltıdan sonra beraber çıktık. Siyah mercedese binerken otuz iki diş sırıtıyordu. Eh annem haklıymış bu adama aşık olmaya. "Bugün için çok güzel planım var. Kahvaltımızı burada yaptık önce bir film izleyelim diyorum. Sonra güzel bir lunaparka gidip eğleniriz ve bir yemek yeriz. İstediğin bir şey olursa-" dediğinde durdurdum.
"Baba kız ne yapar bilmiyorum."
"Bende bilmiyorum bu yüzden bir yerden başlayacağım." Arabayla önce sinemaya gittik. Film tercihini bana bırakıyordu. "Hayrunnisa' m korku filmi hariç hepsi olur bana."
On iki salonun beşinde korku filmi, üçünde animasyon, ikisinde romantik, birinde aksiyon ve birinde komedi film vardı. "Korkuya girelim o zaman." dememle göz devirdi. "Hadi ama bir şey olmaz."
Aralarındaki yabancı tek korku filmine soktum. Beraber izlerken oldukça tedirgindi. Ama ben onu izlemekten filmi anlamamıştım bile. Mafyanın bu kadar korku filminden korkması normal miydi?!
Filmin ikinci yarısına girmek zorunda olmadığımızı söyledim ama o yarım bırakmayacağını söyledi. Belki de insanları gerçekten yarı yolda bırakmıyordur. İkinci kısımdan sonra önce lavaboya girdi sonra da oradan çıktık.
Oradan alışveriş merkezine sürükledim. Ben ki alışveriş sevmeyen ben ona eziyet için bir sürü mağaza gezip bir çok şey beğendim. Haliyle hepsinde beni beklemek zorunda kaldı. Ondan çok kendime eziyet gibiydi. En son dayanamayıp vazgeçtim. O baya keyifliydi. Kahve içmeye oturduğumuzda yan masadakiler bize bulaştı.
"Güzelim senin için büyük değil mi? Gel beraber takılalım!" dediler.
"Höst hayvan!" dedim. "Allah' ın tipsizi-"
"Babasıyım ben onun." Sinan bey beni bölüp söylediği şeyle adamların gözüne bakıyordu. "Şimdi güzelce özür dile ya da ben özür dilemek zorunda kalırım. Ha özür dilemem için baya sağlam bir dayak atarım size!"
"Hadi gidelim buradan." desem de oğlanlar dedikleriyle alay etti. Bilmiyorlardı tabi cami duvarına işediklerini. Ama ondan önce davranıp bana güzelim diyen itin kafasını masaya çarptım. "Davar oğlu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
ChickLit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...