KAMP

687 22 1
                                    

Atillahan' ın bağırmasından sonra biraz gerginlik sürdü ama sonra oyunlara dönüldü. Tüm kamptakiler körebe oynarken biz Yonca ile kenardan izledik. Atillahan' lar bile oyundaydı. Körebeyi on birler alırken dokuzlar ile on birler sandalye kampaca oynadı. Bu bir kaç kamp sandalyesinin kırılmasıyla on birlerin aldığı diğer oyundu. On ikiler ve dokuzlar kulaktan kulağa oynarken kazanan dokuzlar oldu. Gene on ikiler ve dokuzlar uzun eşek oynadı ve on ikiler kazandı. On ikiler ve on birler sessiz sinema oynadığında on birler kazandı. Onuncu sınıflar ve on ikiler seksek oynadıktan sonra onuncu sınıflar aldı oyunu.

Oyunlar gerçekten farklı boyutta oynanıyordu. Gerçekten de komik oluyordu. Sonuçta hayvan gibi çocukların oynadığı oyunların normal olmasını bekleyemezdik. Mesela uzun eşekte on ikiler bütün güçlerini dokuzları yıkmak için kullandı. Sessiz sinemada on ikilerdeki kelimeyi söyleyene rüşvet verilmişti. Dokuzlar henüz çok yeni olduğundan zararlı çıkan onlardı. Ayrıca seksek normalden daha büyük çizilmişti. Yakartopta top kime değdiyse iz bırakacak kadar sert fırlatılıyordu. Halat çekerken bolca el hareketi çekilmişti. Küfürler havada uçuşurken bizi hatırlatan sınıfın erkekleri daha komikti. İp atlamaya geldiğinde Yonca da bende çekilmeyi düşündük. Sonuçta acımıyorlardı. Onuncu sınıflarla aramızda olan ip atlamada erkekler berbattı. Yonca ile ip atlamaya girdiğimizde hızlıca sallamaya başlamışlardı ama bu sonradan yavaşlayıp insancıl hale döndü. Haliyle ilk gün oyunlarını kazanan bizdik.

Yemekten sonra ateş başında yuvarlak olup biraz müzik dinledik. Gitar çalanlar, saz çalanlar... Bir süre sessizlik içinde şarkılar dinledik. Atillahan gitarını eline alırken "Hayrunnisa şarkı söylemezse çalmam." dedi. Israrlar üzerine tamam dedim. Pisliğine yapmıyorsa bende Nisa değildim. "Bırak.. Saygından kuşkum yok. Hatrımdan kalıyorsan. Hiç kalma bırak." şarkıyı söylerken bana bakmaya başladı. Sesi beklediğimden de güzeldi. Beni işaret ettiğinde bende söylemeye başladım.

"Sensiz, olmaya itirazım var. Canımı çok yakacak izlerin bana yeter."

"Keşke oyunlar oynamasaydık."

"Üzülmeseydi şarkılar.. hala sana yazılıyorlar."

"Hala buram buram sen kokuyorlar." ikimiz son satırı söylerken gülümsüyordu.

"Bırak, sevginden şüphem yok. Arkadaş kalıyorsak ben yapamam, bırak" tekrar başıyla beni işaret etti.

"Sessiz kalmaya ihtiyacım var.. Yalnızlığı senle özledim, uzak dur bana yeter." Nakaratı aynı şekilde söyledikten sonra beraber bitirdik. Sesim normal gibiydi yani güzel değildi ama bu şarkı sesime çok güzel oturmuştu. Belki de şuanki durumumu karşıladığındandır.

Yonca kulağıma "Gerçekten seviyor mu?" diye sordu.

"Ona güveneceğimi sanıyorsan Yonca yanılıyorsun." dedim. Omzuma başını koydu.

Fırat' ın "Sıra hikayelerde." dediğinde Cenk Uğur araya girdi.

"Kızlar var bu sene yapmayalım."

Tabi Yonca ile ikisinin kovulmasıyla bende kalktım. Çadır duymamı engellemiyordu. Yonca tabi sevgilisiyle uzaklaşmıştı. Birbirlerine anlattıkları bol ölümlü korkulu hikayelerin arasında uyuyakalmıştım.

Gece tıslama sesiyle irkildim. Çadırın içine baktığımda bir şey yoktu. Hemen çıkıp çevreye bakındım. Telefonumun flaşıyla çevreye bakınmaya başladım. Çadırların arasında gezerken yerlere ağaçlara bakıyordum. Hiç bir yerde görmeyince sönmek üzere olan ateşin başına oturdum. Korkumun geçmesini beklerken ormandan ses duydum. Telefonumun ışığını kapatıp çadırların arasına girdim.

"Oğlum çok korkacaklar." dedi biri.

"Şişt sus!" dedi bir diğeri. Başımı uzattım. Beyaz çarşafların altında duran altı yedi kişi vardı. Çadırların arasına dağılırken beyazlıklar beynimin derinliklerindeki bir yeri anımsatıyordu. Neydi çıkaramadım. Benim tarafıma gelen bir tanesiyle eğildim neyse ki bir iki çadır sonrasına geçti. Ortaya ses sistemini koyarken bir iki üç dediler ve ürkütücü bir ses açıldı. Sesi duyan çadırdan çıkarken yerlerde duman sis verilmişti. Uyananlar garipseyerek etrafına bakarken beyaz çarşaflılar kendilerini beyaz ışıklı aydınlatarak ortaya çıkmaya ve koşmaya başladılar. Uyku sersemi ve ortamın etkisiyle erkekler çığlık atmaya ve kaçmaya başladı.

ARSLAN LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin