Okulu gördüğümde ormanlık alanın hemen çıkışındaydık. Aslında çenemi kapalı tutmaya yönelik bir arzum vardı. Ama açıklığa çıkarken otopark girişinde kolunu tuttum. Durup sinirle yüzüme baktı. "Bak o bana tanıdık gelen sesin kime ait olduğunu bildiğinin farkındayım. Ve-"
"Bilmediğin işlere burnunu sokma." arkasını dönüp giderken önüne geçip konuşmaya devam ettim.
"Bak inan canın cehenneme diyecek biriyim ama kahrolsun içimdeki hayvan sevgisi. Bu gece için-"
"Sana karışma dedim." deyip yanımdan geçti. Peşinden söylenerek giderken zil çaldı ve okulun önünde sıralar oluşmaya başlarken arkadaş grubuna baktım. İkisi oradaydı. Bir tanesi eksikti ama hangisi olduğundan emin değildim. Hararetli ama kısık konuşurlarken gözlüklü olanla göz göze geldim. İsimlerini hatırlamaya çalıştım. Önümde oturan gözlüklü şuan göz göze geldiğim o sanırım Fırat' tı. Oldukça güler yüzlüydü. Onun yanında havalı Cenk Uğur vardı. Onların önünde de Vedat.
Ormandaki sesi arkamda duymamla irkildim. "Bu sefer ne yaptı da dik dik bakıyorsun?" arkamı döndüm hemen. Vedat' tı. Ormandaki adamlarla konuşan Vedat' tı.
"N-ne?" derken arkamda Atillahan' ın sesini duydum.
"Neredeydin Vedat?"
Vedat arabasına eşyalarını bıraktığını söylerken Fırat derse neden girmediğini sordu. Vedat ise bağırsak sorunu yaşadığını söyledi. Tam olarak ortalarında kalmıştım. Atillahan arkamda duruyordu önümde ise Vedat. Fırat ve Cenk Uğur ise sağım ve solumdaydı. Dışarıdan bakılsa sıkıştırılan bendim sanırlardı ki bakışlardan öyle düşündüklerine emindim. Ama konu ben değildim. Atillahan bir ders süresince neler yaptığı konusunda daha baskıcıydı ama Fırat daha önceki tecrübelerinden bahsedince susmak zorunda kaldı. Bense kim konuşursa ona dönüyordum aralarından nasıl çıkacağımı bilmiyordum.
"Atilla sanırım tekerlerin-" Vedat hedef değişikliği yaparken beni harcıyordu. "yarılmış." Atillahan' a sırtım dönükken Vedat' a sinirle baktım. Müdürün sesini duymak belki de bir öğrenciyi bu kadar mutlu edemezdi ama beş dakika kazandırmıştı bana. Müdür konuşmaya başlarken Atillahan' a bakmadan Vedat' ı ittirip aralarından çıktım.
Okuldaki ilk haftam biterken hala tek bir arkadaş edinemediğimi sadece on ikilerden Sinan ile bir kerelik yurda gittiğim gerçeğiyle yüzleştim. Yurtta bir çok okuldan kızlar vardı. Zaten çok büyük değildi ama odam iki kişilikti ve benim yanım boştu. Haliyle oda arkadaşım bile olmamıştı. Günlerdir tek amacım Atillahan' dan intikam almak olunca sosyalleşemediğime kanaat edip biraz dışarı çıktım, bir süre ilçeyi dolaştım. Bisikletimi yaptırdığım dükkanın çevresine ve market çevresine biraz hakimdim ama ilçenin merkezi aslında baya kalabalıktı.
İlçeyi gezerken Yonca aradı ve ilk hafta kritiğini yaptık. Atillahan ile ormanda olanları anlattığımda neredeyse tükürüğünde boğulacaktı. Yonca' nın tepkisi yorumlarını dinlerken yanlış sokağa girdiğimi alkol kokusundan anladım. Tam dönüp giderken tabela dikkatimi çekti. 'Açelya' yazılıydı. Karşı caddesine geçip incelerken Yonca ile konuşmaya devam ediyordum. Yanımda ormanda duyduğum sese benzettiğim bir grup geçti.
"Ona güvenmeli miyiz?" demişti. Grupta en arkadan giden esmer çocukla göz göze geldim. Açelya' nın girişinde durup tekrar baktı.
"Yonca sakın telefonu kapatma." dedim ve bana yaklaşan esmerin gözünün içine bakarak "Tamam güzelim görüşürüz." deyip kapatıyor gibi yaptım ve telefonu yanıma indirdim. Esmer tam karşımda durdu.
"Selam güzellik." dedi. Sesi ormanda Vedat' tan sonra en çok duyduğum sesti. Neredeyse emindim. "Seni buralarda ilk defa görüyorum. İçeriye gelmek ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
Chick-Lit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...