Salı sabahı kalkıp üstümüze rahat bir şeyler giydik. Yonca ile biz evde kalırken oğlanlar okula gidecekti. Annem ve Ramazan abiyi Atilla' lar alıp geleceklerdi. Oğlanları okula kovalarken hemen kalkıp temizliğe başladık. Ses sisteminde müzik çalarken her yeri silip süpürdük. Tozları aldıktan sonra sınıfın sürprizi olan dev çam ağacını da sildik. Öğlene kadar temizlik bitmişti neyse ki. Hemen hızlıca bir şeyler atıştırırken Çam ağacını süslemeye geçecektik. Geceden yaptığımız atıştırmalıklar yedi kişiye yeterdi ama seçenek azdı. Daha mutfağa girmemiz lazımdı.
Çam ağacını süslemek ise Yonca ile en sevdiğimiz şeylerden biriydi. Önce kocaman renkli ışıkları doladık ki merdiven kullanmamız gerekiyordu. Toplar, şekerler, kar taneleri, kar spreyi ve en tepeye klasik bir yıldız. Ayrıca hepimiz için temsilen bir şey. Yonca ile benim için birer prenses, annem için melek, Ramazan abi için bir ev. Bu evi Yonca seçmişti. Çünkü babasını evi olarak görüyordu. Bunu seçtiğimizde altı yaşında olsak da hala aynı simgeleri kullanıyorduk. Atilla için arabalı bir şekil, Cenk için prens ve Fırat için nota astık.
Ev içi için bir kaç süslemeyi bırakıp mutfağa geçtik. Elmalı kurabiye, ıslak kek, sigara böreği, patatesli poğaça, magnolia, çikolatalı toplar ve sarmaları geceden hazırlamıştık ama onları sunuma hazır hale getirip bulaşıkları kaldırdık. Biraz da makarna salatası yaptık. Kuruyemişleri sunumlara boşaltıp biraz da abur cubur hazırladık ama açmadık ki bayatlamasın. Yonca' nın benden tarifini gizlediği reyhan şerbetini hazırlarken bende içerideki süslemeleri kontrol ettim.
Kapı çaldığında gelenler Atilla ve Fırat' tı. Ellerindeki poşetlerde içecekler vardı. Sanırım alkol. Atilla karton poşeti bana uzattı. "Gece bunu giyer misin?"
"Efendim?"
"Şimdi partiye geçerken seçtiğin siyah elbise güzeldi ama rica etsem bunu giyer misin?" eli ensesinde mahcup bir şekilde demesi ona hayır dememi zor kılıyordu. Kabul edip aldım. "Annenler gelmeden odanızdan alacaklarınızı alın. Cenk en fazla on dakikaya gelir."
Biz yukarıya çıkarken elbiseyi çıkartım. Bordo kadife bir kumaşı vardı. Kolları volanlıydı ve volan kısmı dirsekten itibaren dantelliydi. Yakası v yakaydı ama dekoltesi çok değildi. Uzun düz inen bir kesimi vardı. Ama ön tarafında uzun bir yırtmaçı vardı. "Zevkli çocuk." dedi Yonca.
Siyah topuklularımı alırken makyaj eşyalarında ufak bir değişiklik yaptım. Ayrıca yarın için giyeceklerimi ve sanki günübirlik yatıya gelmiş gibi hazırladığım valizle odadan çıktım. Eşyaları Cenk' in odasına taşıdık. Odanın anahtarını ise Yonca gardolaplardan birinin içine adeta saklamıştı.
Kapı çaldığında elbiseyi giymiştim. Tam olarak üstüme oturmuştu. Annem ve Ramazan abinin sesini duyarken Yonca üstünü değiştirmişti. O zümrüt yeşili mini bir elbise giymişti. Tabi elbise mini diye geçse de benim kız bir elli boyundaydı. Onun için elbise diz kapağına geliyordu. Kolları tüllüydü ve straplez gibi duruyordu elbisesi. Ben altında rahat bir platform giymiştim çünkü eteği biraz sürünüyordu o ise uzun bir çizme giymişti. Upuzun siyah saçlarını at kuyruğu yapıp omuzlarını ortaya çıkarırken ben saçlarımı salmıştım. Genelde saçını toplayan benken rollerimizi değiştirmiş gibiydik. Gece duştan sonra saçımı ördüğüm için dalgalı duran saçımı yarım toplamadan rahat edemedim. Yonca dırdır etse de...
Annem odaya girerken bizi şöyle bir süzdü. "Nisa bu elbise nereden çıktı kızım?"
"Atilla giyer misin diye rica etti anne. Olmamış mı?"
"Olmuş. Çok güzel olmuşsun ama sende ilk defa gördüm. Kaliteli duruyor." son dediğini kendince mırıldanmıştı. Ona sarıldıktan sonra o becerikli elleriyle makyajlarımızı yaptı. Anneme her zaman kuaförde çalışmasını söylerdim. Annemin saç ve makyaj konusunda çok güzel becerisi vardı ama ne dediysem ikna edemiyordum. Ramazan abi ve annem çaycılık yapmaktan hiç gocunmuyorlardı. Tamam gocunulacak bir şey değildi ama heba ediyorlardı kendilerini. Ramazan abi çok usta bir şofördü. Ek iş olarak taksicilik yaptığı olurdu. Annem ise kuaförlere meydan okuyabilirdi. Yonca ile ikimizi onlara çok müdahale etmiyorduk çünkü onlar yetişkindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
ChickLit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...