Atillahan' ın düşürdüğü durum ders sonunda herkes biliyordu. Erkekler gerçekten çok dedikoducuydu ve bunu kadınların üstüne bırakarak kendilerini temiz gösteriyorlardı. Bisikletimin kilidini açarken erkeklerin pis bakışlarına maruz kalmam bütün günkü sakinliğimi bozuyordu. Okuldan çıkmış bisikletimle giderken Atillahan' ın yanındakilerle arabayla geçtiğini gördüm iğrenç kahkahlarıyla hemde...
Yurda girdiğimde ne yapmam gerektiğini düşünüyordum ama Yonca' nın aramasıyla kısa bir ara verdim. Ona olanları anlatırken o da bana İdil ve Timur' un ailesinin benden aldığı intikamın bu okul olduğu dedikodularını anlattı. Saatlerce konuşmaktan ertesi günü düşünemedim. Sonrasında da uyuduğum için sabahın köründe midem guruldayarak uyandım. Sabah yolu uzatıp bir simitçi bulduktan sonra okul yolunu tuttum. Yol boyunca ne yapacağımı düşünsem de bulamadım. Yaptığı çok iğrençti ve ben onun seviyesine inmek istemiyordum.
Okula vardığımda otoparktaki arabalar dikkatimi çekti. Çeşit çeşit arabalar vardı ama tek kırmızı araba Atillahan' a aitti. Ve parlaklığı ona ne kadar düşkün olduğunun kanıtı gibiydi. Sınıfa eşyaları bırakmaya girdiğimde Atillahan sıramda başını koymuş uyuyordu ve kimse yoktu. Tam karşısına geçtim. "Dün yaptığını düzelteceksin." dedim.
Başını kaldırmadan konuştu. "Sana dedim. Cezan bu senin." başını kaldırıp gözüme bakarak esnedi.
Önündeki sıraya ona dönük oturdum sıradaki kollarının arasına kollarımı uzattım. "Sonra gelecek tekliflerle uğraşmamda cezaya dahil mi?" diye sordum. Oldukça kibardım. Gözlerini kısarak beni incelemeye başladı. "Sırayı mı istiyorsun o zaman burası benim. Tam olarak burada ve tek oturacağım seninkilerden hiç biri arkama geçmeyecek. Tam olarak senin önünde tek başıma oturacağım. Dün söylediğin yalanı da düzeltmen gerek abazalarla uğraşamam."
"Çok şey istiyorsun. Ben bunları yapmadan da istediğimi alırım." dedi. Kapı açıldığında göz temasımı kaybetmeden ayağa kalkıp sesli bir şekilde konuştum.
"Dün gece bu yüzden ektin demek." deyip önüme döndüm. Arkamdan gülme sesini duysam da tekrar arkamı dönmedim. Sınıf dolmaya başlarken cam kenarından biri kalkıp yanıma geldi.
"Selam güzellik." yanıma oturup devam etti "Bugün takılalım mı?" tek bir mimik bile oynatmadan gözümü kırpmadan bakıyordum. "Bu evet demek mi?"
Derince bir nefes aldım "Eğer konuşmaya devam edersen-"
Kolunu omzuma attı "Ne olur yavrum?" dedi sırnaşarak.
"O kolun başka yerden çıkacak ve bir daha konuşacak dişin olmayacak." dedi arkadan Atillahan. Kolunu çekip arkaya baktı. "Ne bakıyorsun Mustafa? Kız benim bu belli değil mi yeterince."
Kız mı? Benim mi? Mal mıyım lan ben? Ne? Arkamı dönünce sus der gibi bakıyordu "Atillahan-"
"Hayrunnisa kes." Dün bütün gün uğraştığım çocuk sinirlenmemişken bugün Mustafa' nın tek hareketiyle sinirlenmişti. Ayağa kalktım önce Mustafa' ya sonra Atillahan' a baktım.
"Ne şerefsiz insanlarsınız be siz! Ne iğrençsiniz!" sınıftan çıkıp Atillahan' dan öğrendiğim terasa gittim. Bu erkeklere izin veremezdim bana kafalarına göre bulaşamazlardı. İlk ders boyunca orada planımı yaptım. İkinci ders başında okulun önündeki otopark alanına gittim. Atillahan' ın arabasını boydan boya çizdim. İkinci dersin ortasında derse girince hoca kızdı. "Ne yapalım hocam kadınlar tuvaleti yok. Ders başlayınca işimizi görebiliyoruz." dedim ve sınıf gülmeye başladı. Hoca ayıplarcasına baksa da aldırmadım.
Öğle arasında yemekhaneye giderken yanıma el kremimi aldım. Uzaktan Mustafa' yı gözlüyordum. Tabldotunu aldıktan sonra arka taraflara gitti. Dönerken tepsiyi bırakacakken izleyeceği yol üzerinde bir yere oturdum. Yemeğini bitirdikten sonra tabldotunu bırakmaya geçerken yanıma yere bolca krem döktüm. Saniyeler içinde oraya bastı ve düştü. Mustafa toplanırken gözümün içine bakarken tek yaptığım habersizce yemek yemekti. Tabi o esnada yemekhaneye koşarak giren birinin "Atilla abii... Atilla abi... Abi araban-" demesi ortamı biraz gerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
ChickLit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...