Düşünün sizi en çok korkutan kelime ne olurdu? Size hangi kelimeyi söyleseler gerisini duymak istemezsiniz. Bana bunu saatler önce sorsanız ne saçmalıyorsun derdim. Ama annemin gerçekler dediğinden sonrasını duymak istemiyordum. Peki ya yirmi yedi kişinin olduğu bir ev ne kadar sessiz olabilirdi? Hiç sessizlik çınlamasını duydunuz mu? Ortamdaki sessizlik öyle bir boyuttaydı ki az sonra kalp seslerimiz duyulacaktı. Annemle öylece bakışıyorduk. Az önce yaşanılanların aldığım alkolun sağladığı bir halüsinasyon olmasını istiyordum. Sanki hayatımdaki değişiklikler az değilmiş gibi bir şeyler daha olmasını istemiyordum.
Atilla elimi tutarken sınıftakiler görüşürüz deyip evden çıkmaya başladılar. Gitmelerini istemiyordum. Az önce partilemeye hazır olmayan ben şimdi onların gitmesini istemiyordum. Kapıda Atilla' nın avcundaki elimle onları gönderdik. Annem ve Ramazan abi oturuyordu. Yonca, Cenk ile Fırat' ın arasında ikisinin koluna girmişti.
Atilla kapının önünde kendine çevirdi ve omuzlarımdan tuttu. "Biz yukarıda olacağız. Eğer bana ihtiyacın olursa seslenebilirsin ya da ben bana ihtiyacın olduğunu hissedersem geleceğim. Şimdi siz içeri geçin." sarıldı. Alnıma öpücük koyup giderken boşlukta hissettim kendimi.
Yonca elimi tuttuğunda ona baktım. Kendimi boşlukta hissediyordum. Nedenini bilmiyordum sadece bir hiçlikte gibiydim. Koltukta annemlerin karşısına el ele oturduk. Küçükken yaptığımız yaramazlıklarda ikisinin bize bağırmasını beklerken oturduğumuz gibi.
Ramazan abi, annemin elini tutarken "Kızlar bunu size söylemeyi çok önce düşündük. Defalarca denedik de. Ama her seferinde vazgeçtik. Sizin dostluğunuzun bitmesini göze alamadık." dedi.
Annem "Biz bir süredir birlikteyiz." diye ekledi. Yonca süreyi sorduğunda "Dört sene." demesini beklememiştik.
Yonca ve ben nasıl tepki vereceğimizi bilmiyorduk. Yonca' nın tek dediği "Keşke yalan söylemeseydiniz. Bizden doğruları isterken özellikle." olmuştu.
Annem bana bakıp "Bundan sonrası babanla alakalı ve bunu baş başa da konuşabiliriz dilersen." demesiyle Yonca' nın elini sıktım.
Elimi sıktığında "Benim Yonca' dan saklım yok." dedim. Annem, Ramazan abinin elini bırakırken ellerini dizlerine sildi. Ağlamamak için zorluyordu kendini.
"Lütfen sözümü kesme." dedi. Boğazını temizledi ve başladı. "Üniversiteye başladığımda-" dediğinde sözünü kestim.
"Anne lise çıkışlıyım demiştin." dedim.
Annem derin iç çekti. "Liseden sonra üniversitede muhasebe ve finans yönetimini kazandım. Üniversiteye başladığım sene baban yani Sinan ile tanıştım. Sinan benden iki sınıf üstteydi. Üst dönem çocukları o sıralar popülerdi. Başta hiç pas vermemiş İstanbul' un büyüsüne kapılmadan okulumu bitirecektim." Annemin anlattıklarına inanamıyordum. Üniversiteye gitmişti hem de İstanbul' a! "Yurttan okul, okuldan yurt yaptığım ilk dönem gayet başarılıydım. Ama ikinci dönemde yakın arkadaşım Sinan' ın arkadaşıyla takılmaya başladı. Sonra babanla tanıştım. Kafede arkadaşlarımızın buluşmalarına destek olmak için gelmiştik ikimizde. Tanıştık ve sohbet etmeye başladık. O zaman motorcu bir serseriydi. Sonra ben babanın büyüsüne kapıldım. Onunla o kadar güzel anlar yaşadık ki! Ama ikimizin de devamsızlıklarıyla biz yarım dönem uzatmak zorunda kaldık. Benimkiler sorun yapmadılar. Babam o zaman bir dediğimi iki yapmıyordu. Yaz okulunda biz ayrı eve çıktık. Babanla kalıyor, okula gidiyor adeta evlilik hayatı yaşıyorduk. Ama sonra babaannen geldi. Baban kızım..." yutkundu "baban Karakılıç' ların tek varisiydi. İstanbul' un yükselen yıldızı inşaat, müteahhitlik, gayrimenkul kolları olan bir şirket. Babaannen beni hiç sevmedi. Deden gibi... Ben babanın varlığını bilmiyordum. Kim olduğunu da. Babaannen babana birini buluyor ama Sinan ona bana aşık olduğunu söylüyor. Babaannen beni böyle öğrendi. Öğrenir öğrenmez karşıma gelip babandan uzak durmam için tehditler etmeye başladı. Babana duyurmadan aylarca dedenle ikisinin baskısına direndim. Ama sonra hamile kaldım. Sana. Dedenler bunu öğrenirse mahvolurdum. Onlara herhangi bir şey demeden babana tek bir açıklama yapmadan evime döndüm. Babam hamileliğimi öğrenince beni dövdü. Öyle ki bana tek bir kez bile bağırmamıştır o zamana kadar. Zaten orada da duramazdım. Topladım her şeyimi bambaşka bir yere gittim. Anadolu da bunlar hoş karşılanmıyordu. Ama batıda kalamazdım. Önce karadenizde bir köyde seni doğurdum. Kimliğinde yazan yerde. Sonra da seni Ramazan' larla tanıştığımız yere getirdim. Orada çok dikkat çekiyordum. Ama burada huzur vardı. Çünkü teyzenin biri sen hatırlamazsın sen iki yaşındayken vefat etti, o bize sahip çıktı. Sonrasını biliyorsun." Kalkıp dolaşarak anlatmış en son oturmuştu. Ramazan abi elini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
ChickLit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...