Çok küçükken anneme karşı gelmiştim. İlk ve son. İlkokul iki ya da üçe gidiyordum. Anne kız pikniğe gitmiştik. Annem o zaman daha az çalışıyor bana daha fazla zaman ayırıyordu. Piknikteyken annem istemediğim bir şeyi yedirmeye çalışıyordu. Ne olduğunu bile hatırlamam. 'Hayır' demiştim. Öyle yüksek sesle ve kararlı bir şekilde demiştim ki annem şaşırmıştı. Sonra da kızmıştı. Ona sesimi yükseltmemem içindi. Sonra ben ağlamış onu bırakıp kaçmıştım ormanın içine. Ne kadar koştuğumu hatırlamıyorum ama annem yoktu arkamda. Kaybolmuştum. Kimse yoktu, ses yoktu... Ağladığımı hatırlıyorum. 'Anne bir daha sana kızmayacağım... Anne... Anne bir daha sana hayır demeyeceğim... Anne.' Ağlarken yürüdüğüm yeri görmedim ve düştüm. Çukur derindi ama içi yılan doluydu. Üstüme çıkan yılanlar... Tıslayan...
Oradan nasıl çıktığımı hatırlamıyordum anneme sorduğumda bayıldığımı söylemişti. O zamandan beri ne ormanı severdim ne de yılanları. Ormanlar belki korkutucu değildi ama yılan fobim aşırıydı.
Maskeli adam kafesi açıp çıkarken yalvarıyordum. "Yalvarırım onu götür. Ne olur başka bir şey olsun. Ne olur. Yalvarırım al onu. Yalvarırım bırakma beni burada." kapıyı kapatıp çıktığında yılanın tıslamasını duydum. İçimden fırlayacak gibi atan kalbim, ağlamaktan çatallaşan sesim. Başım dönüyordu ama bağırmaya devam ediyordum. Boğazım acımaya başlamıştı. Yılan ise bana yaklaşıyordu bunu hissediyordum. Elime değen ıslak deri ile bilincim kapandı.
Çevremdeki gürültü bağırış çağırış birbirine karışırken ağlama sesleri duyuyordum. Biri ölmüş gibiydi sanki. Başım çatlıyordu. Bilincim açılırken neler olduğunu anımsadım. Aynı gün içinde günü defalarca başa sarıyor gibiydim. Lanet olsun yılan! "Yılan!" bağırarak gözümü açıp çevreme bakındım. Odadaydım. Yatakta. Hemen yerlere eğilirken annem bana sarıldı.
"Geçti. geçti. Prensesim buradayım tatlım. Geçti bebeğim." diye sarılırken ben deli gibi hareket ediyordum.
"Anne yılan. yılan vardı. Be-ben yılan. Yılan bana." durdum. Burada olamazdı annem burada yılanı tutmazdı. Durdum. Sindirmeye başladım. Gözlerimden akan yaşları yeni hissetmiştim. Annemi bırakıp gözlerimi kuruladım. Yonca hemen solumdaydı. Annem yatağın üzerinden sarılmıştı. Sağ tarafımda Atillahan, Fırat, Cenk Uğur, tanımadığım bir adam, Ilgaz abi vardı. Yonca' nın gözleri şişmiş elinde peçeteyle bana bakıyordu. Erkekler ise tepkisiz duruyordu. Adam ise küçümsercesine bakıyordu.
Ilgaz abi "İyi misin Hayrunnisa?" diye sordu.
"İyiyim." dedim. Doktor içeri girdiğinde Yonca' nın babası da yanındaydı. Doktor herkesi dışarı çıkarırken beni genel muayene yaptı. İki gündür baygındım. Bilincim yaşadığım şoku atlatamamış her uyandırmaya çalıştıklarında kriz geçirmişim. Şimdi iyiydim ama doktor kardiyolojiye görüşmem için bolca tembihledikten sonra içeriye annem tekrar girdi. Arkasından hepsi girdi. "Ilgaz abi sen ne yapıyorsun burada?" diye sordum.
"Şikayetini almaya geldim." dedi. Gözlerindeki hayal kırıklığı içimi acıttı. Beni Atillahan' a emanet etmişti ve şimdi ben hastanedeydim. Hem de emanet ettiği kişi yüzünden. Emindim bu onun asıl intikamıydı. yılan korkumu nereden öğrenmişti bilmiyorum ama bunu kullanmak onun için kesin sonuçtu kesin galibiyetti.
Yonca iç çekerek ağlamaya devam ediyordu. "Ne şikayeti?" Annem sen deli misin der gibi bakarken devam ettim. "Yonca' ları kaybedince baya dolaştım. Sonra tuvaleti ararken bir yer buldum. Tuvalet değilmiş meğerse. Çıkmak üzereyken de yılanı gördüm. Biliyorsun anne onun adı bile yetiyor bayılmama." deyip gülümsedim.
Hepsi bana hayretle bakarken Atillahan gözlerini kısmış beni inceliyordu. Bir süre benimkileri ikna etmeye çalıştıktan sonra Atillahan' ın babası olan adam geçmiş olsun demiş ve gitmişti. Annem oldukça olay çıkarmıştı hatta okulumu değiştirmek için harekete geçecekti. Uğraşlarım sonucu sakinleşmişti ama hala didikliyordu herşeyi. Ilgaz abi imalı imalı bakıyordu ama en sonunda görev başında olduğu için gitmesi gerekti. Yonca ve babasını da gönderdikten sonra oğlanlar ve annem kalmıştı. Annemden biraz izin isteyip onu dışarı çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSLAN LİSESİ
Romanzi rosa / ChickLit"Burası prenses gerçek dünya. Eğer gerçek dünyayla tanışmak istemiyorsan benim sabrımı zorlama ve dediğimi yap! Geldiğin yerde ne kadar şımarık olmuş olursan ol burada o tozpembe dünyandan eser yok." gözlerimden ayırmadığı gözler beni yerden yere vu...