PINAR

338 17 2
                                    

Sınavlar bittikten sonra babamla sadece telefon görüştük. Dediğim gibi pazar dönmüştü. Ona baba deme olayını bizimkilerle çözmüştük. Ben görmesem de onlar yanlışlarını görürlerdi bu yüzden birlikte geçirdiğimiz zamanda onu gözetleyeceklerdi. Anneme 'baba' dediğimi söylediğimde saatlerce ağlamıştı. Kendisini suçlu hissettiği için senelerdir ağladığını bilmiyordum. Bazen beni kabul etmeyenin babam olduğunu düşünürdüm. Anneme babamın babasının alzheimer olduğunu söylediğimde üzülmüştü ama ağlamayı kesmişti. Ramazan abi ise bana çok daha mesafeliydi. Senelerdir aramızdaki mesafeyi hissederdim ama şimdi daha mesafeliydi ve Yonca bunun benden kaynaklı olduğunu söylemişti. Yonca bana sandığımdan kızgındı. Atilla ise bunları anlatmadan anlamaya başlamıştı. Gece ona sarılarak uyumak günü en sevdiğim şekilde bitirmek oluyordu. Saçımı okşuyor biraz kitap okuyordu. Atilla' nın sandığımdan çok kitap okuması mutlu ediyordu. Okuldakiler benim mafya kızı olduğumu duyunca bir süre mesafeli ve ciddi yaklaşmıştı. Ama hepsiyle uğraşarak o mesafelerini yıktım. Bir süre benimle alay ettiler. Sinirimi bozmayacak kadar. Aramdaki mesafeyi kapatamadığım kişiler Ramazan abi ve Yonca idi.

Sınavları gelip geçerken sonuçlar açıklandı. Hepsinden ucunda geçiyordum ama ingilizcemin ortalaması seksen beş ile açık ara zirvedeydi. Annemle babamın üniversite bölümlerini duyduktan sonra nasıl bu kadar başarısız olduğumu merak etmiştim. Ama Atilla ders çalışmadan sınıfı geçtiğimi söylemişti. Haklıydı. Ders kitaplarını bu sene sınav haftasında açıp boş boş bakmıştım.

Sömestr tatili için babam yer ayarlamasını yapmıştı. İstiklal Marşından sonra eve gelmiştik ve ben babamın ayarlamayı yaptığını söylemiştim. Yonca ile tam olarak bu an halatları kopardık. Gelmeyeceğini söyledi. Cenk de haliyle gelmiyordu. Haliyle salonun göbeğinde tartışmaya başladık. O ne olduğu belirsiz bir adamın ayarladığı bir yere gitmeyeceğini söyledi bende ona onun benim babam olduğunu söyledim. Yonca ise bana haram paranın olduğu yerde mutluluğu aramamla ilgili bir şey söyledi. Ben de ona en başında sorduğumu söyledim ama bana başka fikir kabul etmeyeceğim konusunda net tavır takındığımı söyledi. Haliyle tartışma çok daha büyüdü. Ona mutluluğumla mutlu olmasını söylemiştim. Ama o bencilce hareket ettiğimi söyledi.

"Ben mi bencilce hareket ediyorum?! Sadece bir ay olaysız geçen sadece bir ay oldu. Bıçaklandım, dövüldüm, saldırıya uğradım... Bu zamanda sizinle ayakta kaldım. Yanımda olduğunuzu sanıyordum. Ben babamı tanırken göremediğimi bana gösterirsiniz sanıyordum! Sizden istediğim buydu!" demiştim.

"Bencil olan ben miyim?" dedi Yonca.

"Sana bencilsin demedim Yonca! Sadece yardım istedim. Bir kere de arkamda sen dur istedim. Bir kere bütün sorunluluğumu bırakmak istedim! Bir kere sadece bir kere senden ciddi bir mevzu için yardım istedim." birbirimize bağırıp çağırdıktan sonra odalara dağıldık. En uzun gecelerimden birini geçirmiştim. Neyse ki yanımda Atilla vardı.

Cumartesi akşamında yani yarın yola çıkacaktık ama ben Atilla' nın boynundan uzaklaşmak hiç istemiyordum. Ona iyice sarılırken ağlamak üzereydim. Ona iyice sokulup kokusunu içime çekerken gözlerimi kapattım. Tekrar ne zaman uyumuştum bilmiyorum ama aşağıda bas bas çalan müzikle sıçradım.

Yonca kahvaltı hazırlamış benden özür dilemişti. Bende ondan özür dilerken Atilla ortada yoktu. Neyse ki kapıdan girdiğinde elinde poğaçalar vardı. Kahvaltımızı yapıp valizlerin son kontrollerinden sonra aşağı indirdik.

Arabalara yerleşip yola çıktığımızda oldukça gergindim. Üç araba maliyetli olacağı için tek araba gidecektik. Toplu yolculuk sandığımdan daha eğlenceliydi. Şarkılar söyleyip, eğlenerek Bursa' ya vardık. Uludağ' a çıktığımızda bembeyaz dağlar göz alıcıydı. Gerçek anlamda göz alıyordu. Otele girdiğimizde yan yana üç oda ayarlamıştık.

ARSLAN LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin