TEHLİKELİ OYUNLAR

1.3K 50 2
                                    

Pazartesi sabahı Yonca ile okul yolunu tuttuk. Yonca oldukça sportif biriydi ama ona rağmen bisikletleri kilitlerken yol boyunca ki ciklemelerinin sebebini yani aklındakini yumurtladı "Kızım burada kışın kar yağarsa nasıl gidip geleceğiz?"

Gülerek "O yüzden mi yol boyu cikleyip durdun Yonca?" diye sordum.

Bisikletleri kilitlemiş banklara oturmaya giderken konuştu "Ama ne yapayım Nisa! Yola baksana." oturduktan sonra çevreye bakındım. Kız sayısının artması biraz dikkat çekmişti. "Yani düşünsene kar yağarsa buralara kar küreme aracı girer mi ki?" Sinan yanında biriyle bana doğru yürürken Yonca hala kar diyordu. Yonca soğuk sevmezdi bende pek sevmezdim ama o üşümeyi ve kat kat giyinmeyi de sevmiyordu.

Sinan karşımda durup "Günaydın." dediğinde Yonca susmuş ikisini süzüyordu.

"Günaydın." dedik Yonca ile aynı anda. "Ben Yonca ve sen Sinan' sın değil mi?" öh be kızım. Çocuk yanlış anlayacaktı. Sinan arkadaşı Mustafa ile bizi tanıştırdıktan sonra yanımıza oturdu. Sohbet ilerlerken bahçe kapısından Atillahan ve arkadaşları girdi. Atillahan biraz sekiyor gibiydi Cenk Uğur ise bahçeye göz gezdirirken Yonca' yı fark etti. Yonca' nın sessizleşmesi göz göze geldiklerini gösteriyordu. Cenk Uğur yüzündeki gülümsemeyi silerken beni fark etti. İkimizin arkadaş olduğunu anlamıştı.

Atillahan ise bizim bakışmamıza bakıp Cenk Uğur' u dürttü. Cenk Uğur bize doğru gelirken diğerleri onu izledi. İçimden bir ses eğlenceli bir sohbete olmayacak diyordu. "Yonca." dedi Cenk Uğur. Bizim sessizleşmemiz ve Atillahan' ların yanımıza gelmesiyle Sinan' lar biraz gerildi. Zaten çokta durmayıp görüşürüz deyip uzaklaşırken bizi Atillahan' larla bırakmışlardı. Biz Yonca ile otururken onlar yanımızda ayakta duruyorlardı. İzin istemeden Cenk Uğur tam Yonca' nın karşısına oturdu. Fırat benim karşıma geçerken Vedat ve Atillahan ayakta duruyorlardı.

"Günaydın sana da Cenk." dedi Yonca. Oldukça mutlu duruyordu bu kız.

Cenk Uğur bana bakıp Yonca' ya "Siz tanışıyor muydunuz?" diye sordu.

"Evet." dedi ve koluma sarıldı.

"Neden ihanete uğramış gibi davranıyorsun ki sonuçta sadece bir kerecik bir sohbet değil miydi sizinki?" diye araya girdim.

Atillahan "Sen karışmasana." dedi.

"Sen gibi mi olayım?" diye sordum. İkimizdeki gerilim ile Fırat boğazını temizledi.

Cenk Uğur "Neden söylemediniz?" diye sordu. Bu sefer ikimize bakıyordu. Yonca ile bakıştık.

"Bir seni dünden önce karşılaştığımızda nasıl tanıyabilirdim? İki önemli mi benim Nisa' nın arkadaşı olmam?" diye sordu. Sorulardan soru doğar dedikleri buydu. Her cümle yeni soru çıkarıyordu.

Müdür her zamanki gibi tam zamanında kürsüye çıkmıştı. Bu adama plaket verilmeliydi. En uygun zamanlarda ortaya çıkan adam diye. Sıralara giderken konu kapanmış gibiydi. Haftayı başlatıp sınıflara dağıldık. Yonca her teneffüs tuvalet dedikodusu yapardı ama buradan kızlar tuvaleti yoktu. Bu bir tık onu üzdü. Çevresine bakınıp yakışıklı çocukları bana gösteriyordu ama ben uzaktan düşmanlarımı gözlüyordum. Çok sakinlerdi sanki Açelya' da birşey olmamış gibi. Ancak Atillahan sekiyordu yani bir şeyler oldu haftasonu. Vedat hala yanlarındaydı ki bu da neden bile bile yanında düşmanını tutuyordu sorusunu aklıma getiriyordu. Sırama geçerken yanıma Yonca oturdu.

Sınıf oldukça gürültülüydü ve havada uçuşan küfürler argolar ve karı kız muhabbeti artmıştı. Geçen hafta oldukça terbiyeliydiler halbu ki. Öğle arasına kadar erkeklerin ne argosu bitti, ne kız muhabbeti. Tamam kıza alışkın değillerdi ama geçen hafta hepsi gayet iyiydi ama bu hafta rahatsız ediciydi. Öğle arası yemekhane rahatsız edici şekilde gürültülüydü. Birbirlerine uzak masalardan bağıranlar, artistlenenler, küfür ederek el kol şakası yapanlar vardı. Yonca' da bende bundan rahatsız olunca bahçeye çıktık. Bahçede maç yapmaya başladıklarında bahçenin dışına çıktık. Geçen haftayı yaşamamış olsam bu kadar yadırgamazdım belki.

ARSLAN LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin