YANGIN

4.8K 108 29
                                    

Alarmın o iğrenç sesi rüyamın en güzel sahnesine yıldırım gibi düşerken küfür etmemek için zor tuttum kendimi. Bugün okul başlıyordu ve ben gram hazır hissetmiyordum kendimi. Lise üç belki de en güzel dönem olmalıydı lakin hiçte öyle değildi benim için. Üstümü giyinip evden çıkarken annemin uyanmaması için minimum ses çıkarmıştım. Aşağı indiğimde bisikletle bekleyen Yonca' ya gülümsedim. Günaydın faslı ardından yola koyulduk.

Vefa Lisesinin bahçesi, sabahın köründe süslenip gelmiş kızlar ve ne işimiz vardı diyerek yataktan kalkıp gelmiş erkek öğrencilerle doluydu. Bisikleti okul demirlerine bağlarken nefretlik baş düşmanım İdil görüş açıma girdi. Her zamanki gibi maşalı saçları, kısalttırdığı eteği, bol dekolteli tişörtü ve gece düğün vardı hocam makyajımı silemeden uyuyakalmışım diyeceği makyajıyla sallana sallana yürüyordu. Tam arkasında ise İdil' in köpeği diyeceğimiz eski sevgilim Timur ve onların arkadaşları vardı.

Yonca yanıma sokulup "Bu sene sakin geçer mi sence?" diye sordu.

"İlk gördüğüm tipler baş belalarımken mümkün demem yalan olmaz mı Yonca'm?"

Bahçede arka taraflarda beklerken dönemi başlatacak müdür sahneye çıkıp her seneki rutin konuşmasını yaptı. Kimse dinlemese de devam etti ve İstiklal Marşı sonrası sınıflara dağıldık. Yonca' nın sevgilisi Hilmi duvar kenarı en arka sırayı bize tuttuğu için rahat rahat oyalanmıştık. Sıramıza geçip ilk ders başlayana kadar her şey sakindi.

Yoklama alındı, duyurular, yapıldı, nasihatler verildi ve İdil sıkılmış olmalı ki bana sataştı. "Hayrunnisa duydum ki bütün yaz kafelerde çalışmışsın. Yanlışlıkla kafene gelen arkadaşlarım nefesinin açlıktan koktuğunu söyledi." ağzını yaya yaya konuşmasına insanlar nasıl katlanıyordu ki. Yazın kafelerde her zaman çalışırdım ama ağız kokusu tepemi attırdı. "Kafede çalışıp nasıl aç kalabildin?"

"Sen nasıl bu beyinle yaşıyorsun?" Yonca ilk günden sorun yaşamamam ve susmam için beni çekiştirmeye başlamıştı. "Ha doğru beyin yoktu sende plastik olarak yaşamına devam ediyordun..." İdil ile lise bir de daha okulun ilk gününde atışmaya başlamıştık. O zamandan beri de müdür sınıfımızı hiç ayırmadı çünkü birbirimize alışmamız ve geçinmemizin yolunu bulmamızı istiyordu. Eh okuldaki öğretmenler kesinlikle buna karşıydı ama müdür işte. Emir demiri keser.

"Tatlım seninle konuşurken beyin kullanmıyorum diye hep böyleyim sanma." gülüp yanındakilere baktı. "Her zamanki gibi köpekliğin üstünde. Biraz kız ol bebeğim. benim gibi. Güzel olmasan da yapacak bir şey yok." Bizim laf atışmamıza başlamamız sınıfı uyandırırken hocada baş ağrısı yapıyordu. Yonca elimi tuttu ve sıktı ama ben dayanamazdım ki onun salaklığına.

Ayağa kalktım şöyle bir çevreme baktım. "Sınıfta kızlar var hatta en güzeli de yanımda oturuyor ama sen sanki kızdan çok Annabelleye benziyorsun. Boş, plastik ve şeytani." Yerime otururken hoca ikimize de bağırmaya başladı. Tabiki de ilk günden gün sonu cezası verdi.

Öğle arasına kadar ara ara atışmalarımız devam ediyordu ama öğle arası okul kapısı önünde Timur ve arkadaşları bir kaç kişiyle kavga edince gün sonu cezasını aldı. Öğleden sonrasında ilk günden ceza alanlar olarak ilan edildik. İdil, Timur ve ben gün sonu cezasına kalacaktık. Dersler bittikten sonra spor salonuna gittik. Bedenci okulun deposundaki malzemeleri salona taşımamızı söyledi.

Saatlerce sessizce malzemeleri taşırken Timur sigara içmeye başladı depoda. İkisine de uymadan cezamı çekmekle meşguldüm. Depoya çemberleri almaya indiğimde ikisinin öpüşme seslerini duydum ve girmeden çıkıp sorumlu öğretmene söyledim. İkisini basmaya giderken bodrum çoktan duman altı olmuştu. İkisi merdivende karşımıza geldi. Nefes nefeselerdi.

ARSLAN LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin