25. Eski Bir Tanıdık

1K 122 492
                                    

"Chanyeol'ü arasam olur mu? Biraz sarhoş hissediyorum da." Masaya düşmesin diye zonklayan başımı elime dayadım. Gürültülü ve kalabalık, gecenin saatleri ilerledikçe kötüleşiyordu, görüşüm hafifçe bulanıktı, yan masalar durmadan dönüyordu, biz de dönüyorduk sanki. Finaller yaklaşırken son kez soluğu kalabalık bir barda almıştık.

"Aradın zaten, çekimleri bitince bize katılacak dedin ya." Neredeyse yüzümü masaya çarpıyordum, biri omzumdan tutup kamburlaşmış sırtımı sandalyeye yapıştırdı. "Hem biz ne diye varız burada?"

Kafamı çevirip kim olduğuna baktım. "Junmyeon, sen ne zaman geldin? Yoksa bana içki mi ısmarlayacaksın?"

Başımı büktüm, sonra gözlerimi açıp etrafıma baktım. Masada Jisung, Jeongyeon, Seulgi ve Seungwan da vardı. Arkamdan bir garson gelip önüme bir fincan espresso bıraktı, masadaki arkadaşlarıma hayal kırıklığıyla bakakaldım. "Bana içki ısmarlayacağına söz vermiştin!"

"Sana niye içki ısmarlayacakmışım? Chanyeol'le o işi yaparsanız ısmarlarım demiştim."

"Bu ne demek şimdi?" Jeongyeon sigarasını tüttüre tüttüre güldü.

"Tamam, şimdi içkimi istiyorum. Garson, garson! Buraya bakın!" Elimi havada döndürdüm, bunu gören bir garson gerçekten var mı bilmiyordum ama seslenmeye devam ettim. "Tekila istiyorum, lütfen bir tekila! Garson!"

Junmyeon onu utandırmışım gibi elimi indirmeye çalıştı. "Baekhyun, bağırma. Herkes bize bakıyor."

"Gitti iyice." Bu Seulgi'nin sesiydi. "Bırakın içsin, yarın nefes almadan ders çalışmaya başlar. Bir tekila daha alabilir miyiz?"

"Tabii, hemen." Bu garson olmalıydı, zafer edasıyla gülümsedim.

"Sana içki falan ısmarlamıyorum, Baekhyun, ona göre iç. En az senin kadar meteliksizim."

"Bir tane." İşaret parmağımla gösterdim. "Sadece bir tane ısmarla."

"O zaman tekila yerine daha ucuz bir şey iç."

"Bunu sen ödeyeceksin." Ağlamaklı bir ifadeyle sızlandım, sonra biri önüme tekila bıraktı. "Söz verdin."

"Siz yoksa?" Junmyeon beni omzumdan tutup kendine çevirdi, ona dalgın bakışlarla baktım, başımı yerinde tutamıyordum. "Gerçekten yaptınız mı?"

"Cidden mi?" Seungwan öbür kolumu tutup sordu.

Seulgi beni hiç ciddiye almadı. "Siktir oradan, düzgün yalan söyle."

"Şaka yapıyor, bedava içki için. Sakın düşme." Jisung konuştuğunda Jeongyeon burun kıvırarak başını iki yana salladı.

Bana inanmadıklarını gösteren ifadelerle bakmaya devam ettiklerinde tekilamı olduğu gibi yutup boş bardağı sertçe masaya bıraktım. "Hayır, şaka yapmıyorum. Ben de inanamıyorum, Chanyeol'le el ele tutuşmak bile beni hâlâ çok utandırıyor." Ondan bahsederken farkında olmadan yine gülümsüyordum, başımı eğip gözlerimi kapalı tuttum.

"Ne zaman yaptınız?"

Junmyeon'un sorusunu yanıtlamadan önce gülümsemeye devam ettim, geçen eylül. "Geçen hafta. Çekimler için bir otele gittik, o beğendiğiniz fotoğrafın çekildiği yer."

"Sen baya ciddisin." Seulgi karşımda oturmuş bana şaşkın bir gülüşle bakarken başımla onayladım.

"Aslında anlatmayacaktım ama..." Kıkırdadım. "Ayıkken asla anlatamazdım, sonra bunları unutun olur mu?"

"Unuturuz söz." Seungwan önündeki dolu bira bardağını önüme uzattı. "Biraz daha ayrıntı ver bize."

"Baekhyun, sakın kendini utandıracak şeyler anlatma." Junmyeon uyardığında Jisung'la aralarında bir hareketlenme oldu. "Niye vuruyorsun?"

Eyes of VenusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin