Selam tatlılarım 🍬🍭🍰 Uzun soluklu ama keyif alarak yazdığım bir bölümle döndüm, ufak bir ara verdiğimiz için önceki bölümü unutanlar varsa sorun değil dümdüz devam edebilirsiniz ama yanınıza bir demlik falan çay alın. Cidden alın ama. Ve bu bölümde burada olduğunuzu gerçekten görmek istiyorum okuyup kaçmayın sakın. Hepiniz bolca öpüldünüz, iyi okumalar. 💙🦋☕ (Yavaş içiniz.)
"Altı yüz on dört, altı yüz on beş, altı yüz on altı..."
"Baekhyun, yeter artık. Başın dönecek, biraz dinlen." Yurdun arka bahçesindeki kamelyada Junmyeon telefonuyla oynarken yattığı yerden seslendi.
"Artık bir ajans için çalışıyorum, Chanyeol benim için çok uğraştı. Boş duramam." İp atlamaya devam ederken nefes nefese konuştum. "Nerede kaldığımı unutturdun bana."
"Altı yüz elli."
"Emin misin? Altı yüz elli bir, altı yüz elli iki..."
"Zaten çok zayıfsın, şu anki görüntün çekimler yapman için yeterli. Podyumda yürümeyeceksin ki, sen bir fotomodelsin."
Birkaç saniye durup dizlerimi tutarak nefeslendim. "Bir buçuk kilo almışım."
"Ne olmuş yani, illa iskelet gibi mi görünmen gerekiyor? İdeal kilonun bile altındasın, hem seni böyle beğendiler."
"Kameralar insanı olduğundan on kilo fazla gösteriyor, ideal kilonun bir önemi yok." İp atlamaya devam ettim, artık saymıyordum.
Junmyeon söylenmeye devam etti. "Anoreksiya falan olmandan korkuyorum. O hastalık ölüme kadar götürüyormuş, haftalarca hastanede yatılı tedavi görüyorlarmış."
Uyardığı gibi gerçekten başım döndüğünde ipi yere atıp kamelyanın altına girdim ve Junmyeon'un karşısına uzandım. "O kadar da değil. Bak, benim için endişelendiğini biliyorum, teşekkür ederim ama biliyorsun ki kendi başıma geçinmeyi öğrenmem gerekiyor. Önümdeki fırsatı iyi değerlendirirsem bir daha babamdan harçlık almak zorunda kalmam, bu süreci iyi yönetmem gerek. Yerimde saymak istemiyorum." Konuşurken nefes nefese kaldığımda biraz dinlenme ihtiyacı duydum, bu süre de Junmyeon da bir cevap vermedi. "Keşke metabolizmam daha hızlı olsaydı, hormonlarımın düzgün çalışması için ilaç kullanmak zorunda kalmasaydım. Sadece bir buçuk kilo verebilmek için sağlıklı insanlardan on kat fazla çabalamam gerekiyor ama sağlıklı olanlara göre daha çabuk yoruluyorum. Bu hiç adil değil."
"Baekhyun." Junmyeon bıkkın bir iç geçirdiğinde sustum. "Bir saattir ip atlıyorsun, para versen yapmam."
"Para versem yaparsın." Karnımı tutarak güldüm, çok fazla ip atladığım için midemin altında tuhaf bir ağrı vardı.
"Chloé botlarını bana verirsen atlarım."
"Asla." Birlikte güldük. "Ee, bizi ne zaman zengin ediyorsun, patron?"
Ona böyle seslenmemden hoşlandığını gizlemek için uğraşmadı, yüzünde büyük bir gülümseme belirdi. "Yakında."
"Junmyeon, zengin olacağız demiştin."
Loey Park Fotoğraf Stüdyosunda hepimiz cam masanın etrafına oturmuş, Junmyeon'un getirdiği dantelli iç çamaşırlarına bakıyorduk. Şaşkınlıkla kutunun içindeki dikiş ipinden kalın olmayan kırmızı iç çamaşırını işaret parmağıma takıp yavaşça havaya kaldırdım. Chanyeol ve Joohyun da iç çamaşırıyla birlikte başlarını havaya kaldırdı. Sonra derin bir sessizlik içinde birbirimize baktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes of Venus
FanfictionYabancı, bir cumartesi günü hayatımın orta yerine düşmeden önce sınırlarımın dışına çıkabilmek imkânsızdan daha zor zannediyordum fakat bunun canımı yakacağını bile bile aklıma koyduğu pembe hayallerin peşine takıldım ve daha güçlü biri olup yaşadık...