Başarılı olabilmenin tek yolu çok çalışmak ve bunu her gün tekrar etmektir. Bu disiplindir. Dış etkenlerden minimum düzeyde etkilenip odak noktasına hedefi koymak, insani ve sosyal ihtiyaçları arka plana atmak gerekir. Kolay değildir fakat başarılı insanlar faydasız uğraşlarından ve isteklerinden feragat edebildikleri için başarılı olurlar.
İstisnasız her sabah saat altıda çalan alarmımı el yordamıyla kapatıp gözlerimi açtığımda hep aynı şeyi düşünüyorum, annemin onu sevmeyen erkeklerle dolu bir şirkette nasıl başarılı bir başmühendis olabildiğini ve onun motivasyon kaynağının ne olduğunu. Başarı, para, güç ya da ailede öne çıkma isteği, kendi erkek kardeşleriyle rekabet, belki de bilmediğim bir etken. Annemin gücü benim için tatmin edici değildi, ben hırçın bir açgözlülükle daha fazlasını istiyordum. Şu an ne kadar dipte olursam olayım en tepeye çıkacaktım. Bu kolay olmayacaktı, çok kez düşecektim ve elimden tutup beni ayağa kaldıracak biri olmayacaktı.
Byun Baekhyun'un yalnızca Andy'si vardı. Tutunabileceğim tek kişi oydu. Uzun süre göz hapsinde yaşamış günahkâr Andy her düştüğümde yanımdaydı, duygusal desteğim onun pembe hayalleri ve masum umutlarıydı. Baekhyun ise hayatın kurtlar sofrası olduğunun son derece farkındaydı, savaşacak olan oydu. Pembe, aslında çok da masum olmayan, belki biraz da dehşet verici hayalleri için.
İlk iş erkenden uyanıp çıplakken tartılmak. Geçtiğimiz birkaç ay içinde türlü badireler atlatarak on beş kilo vermiştim, henüz verecek birkaç kilom daha vardı. Annemin tartıyı neden banyoya koyduğunu artık daha iyi anlıyordum. Tıpkı onun gibi her sabah uyanır uyanmaz soyunup önce tartılıyor sonra duşa giriyordum. Yediklerimin kalorisini hesapladığım bir diyet günlüğü tutmak ve sabahları kilomu kontrol edip birkaç gram da olsa kilo verdiğimi görmek beni motive ediyordu.
Tartıdaki rakamları daha sonra deftere not almak üzere zihnime kazıdım. İstediğim o kiloya çok yaklaşmış olsam da kilo vermeye devam etmek gittikçe zorlaşıyor ve ekstra çaba gerektiriyordu.
Sıcak bir duş, arkasından kil maskesi ve ilaçlar. Tiroit, kilo kaybının sebep olduğu kansızlık ve vitamin eksiklikleri için.
Okulun erkek öğrenci yurdunda kalıyordum, kalabileceğim en uygun yer burasıydı. Stüdyo bir dairenin kirasını ödeyebilecek gücüm yoktu. Babam hem ablama hem de bana para yollarken aynı zamanda o döküntü evin kredisini ödüyordu, ben de kendi başımın çaresine bakabilmek için çeşitli yollar aramaya başlamıştım. Fahiş yurt kiramın yarısını babam ve büyükbabam arasında bölüşecekti, yemek ve okul masrafları için harcamalarımı minimum düzeyde tutuyordum. Annem için Byun Baekhyun artık ölü biriydi. Tek umudu açlıktan ölmek üzereyken onu arayıp Mokpo'ya gelmek istediğimi ve evleneceğimi söylememdi. Bir kadının elinden tutup eve dönersem beni seve seve kabul ederdi.
Bir erkek yurdunda kalarak çok fazla riski göze almış, oda arkadaşımın da bana zorbalık yapacağını ya da beni yurttan attıracaklarını sanmıştım. Fakat Kim Junmyeon açık fikirli bir işletme öğrencisiydi ve onunla oda arkadaşı olmak en büyük şansımdı. Hayatımda ilk kez hetero bir arkadaşım olmuştu ve ondan hoşlanacağımdan korkmuyordu. Ona her baktığımda dünyada iyi insanların hâlâ var olabileceğine inanıyordum. Lisede aynı sınıfta olsaydık beni zorbalardan koruyabilecek türden olgun, akıllı ve korkusuz biriydi.
Maskemin kurumasını beklerken pijamalarımı kirli sepetine doldurup yatağımı jilet gibi düzelttim, kanvas kol çantama defterimi, kalemlerimi ve ders notlarımı doldurdum. Birkaç önemsiz yarı zamanlı iş sayesinde ikinci elden sağlam bir telefon alabilmiştim. Keyifli işler değilse de bana para kazandıran işlerdi.
Maskem kuruyana dek geçen haftanın ders notlarını gözden geçirdim, ardından gidip yorganının içinde kafası dahi görünmeyen Junmyeon'u dürtüp uyandırmaya çalıştım. Dönüp gözlerini açınca korkarak çığlık attı ve yatağının içinde zıpladı. "Baekhyun, lanet olsun! Tanrım!" Yorganı kafasına kadar geri çekip söylendi. "Ödümü kopardın. Bembeyaz yüz ve mavi gözler, kahretsin. Hayalet sandım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes of Venus
Fiksi PenggemarYabancı, bir cumartesi günü hayatımın orta yerine düşmeden önce sınırlarımın dışına çıkabilmek imkânsızdan daha zor zannediyordum fakat bunun canımı yakacağını bile bile aklıma koyduğu pembe hayallerin peşine takıldım ve daha güçlü biri olup yaşadık...