Selam, bu bölüm yaklaşık 3000 kelime ama yazarken odaklanmakta gerçekten çok zorlandım ve bitirmem 15 saatten fazla sürdü. Birkaç dakikada okuyup geçtiğiniz fici yazan kişinin zaman ve emek harcadığını, tıpkı sizin gibi bir insan olduğunu unutmayın. Okurken keyif alıyorsanız varlığınızı belli edin lütfen, fikirleriniz ve yorumlarınız bana gerçekten iyi geliyor. 💙
"İnsanların dış görünüşüyle dalga geçmeyi hâlâ komik mi buluyorsunuz?"
Sınıfta mavi renkli lens takıp az önce "1 Nisan!" diye bağıran herkesin gülümseyişi yavaşça solduktan sonra yanıt veren Nayeon oldu. "Bunlar yalnızca lens, Baekhyun. Her yerde satılıyor, bu kadar alınmana gerek yok."
"Öyleyse size bunun komik olduğunu düşündüren ne? Hiçbirimizin dış görünüşü aynı değil, biraz büyüyün."
"Barıştığınızı söylemiştin," dedi biri ayağa kalkıp, bu Yerim'di. Nayeon'a ve bana kafa karışıklığıyla bakıyordu. "Aranızın artık iyi olduğunu söyledin."
Nayeon onun sözünü kesti. "Öyle bir şey söylemedim."
Aynı anda kendini savunabilmek için konuşmaya başladıklarında hepsinin gözlerinde parlayan mavi lensleri gördükçe içimdeki ağlama isteği iyice arttı ve sınıftan çıkıp gitmek istedim. Yerim ve Sooyoung bu aptal şakayı yapmalarının sebebinin Nayeon olduğunu, Nayeon da kimseyi buna zorlamadığını söylüyordu. Arkadaşlarım beni savunmak için onlarla tartışmaya başlamıştı ve dikkatimi konuşulanlara vermeye çalışırken başımda keskin bir ağrı hissettim.
Sooyoung kendini öne attı. "Baekhyun kendini yalnız hissettiği için mavi lens takarsak bunun sevimli bir şaka olacağını söyledin. Bize lensleri veren sendin!"
"Takmak zorunda değildin." Nayeon ağzından bir "Hah!" sesi çıkararak hepsine göz devirdi.
"Bu olay gerçekten de komikleşmeye başladı." Mina gülerek söylendiğinde anlamsız tartışmaları iyice hararetlendi, sesler boğuklaştı ve bir an sadece yüz ifadelerini seyrettim. Nayeon'un yan gülüşünü, Seulgi ve Jeongyeon'un öfkeyle kasılmış ifadelerini, sınıf arkadaşlarımın utanç içinde bana baktıklarını görüyordum. Seulgi işaret parmağını Nayeon'a tehditkâr biçimde sallarken Jisung onu geri çekmeye çalışıyor, Seungwan bu kaba insanların arasında tıpkı benim gibi ne yapacağını bilemeyerek yanımda duruyordu.
Sınıftaki birkaç kişi lenslerini geri çıkarmaya başladığında Nayeon'a, Mina'ya, Sana'ya ve arkalarında pusu kurmuş gibi gizlenen Yeonjun'a yorgun bir ifadeyle baktıktan sonra hiçbir şey söylemeden sınıfı terk ettim. Birkaç kişi arkamdan geldi, özür dilediklerini duyuyordum ama beynimin içindeki gürültüden hiçbirine dikkatimi veremiyordum. Üniversiteye geçtiğimde artık kimsenin vücudumla alay etmeyeceğini sanarak ne büyük aptallık etmiştim.
O çirkin gözlerini üzerime dikmeyi kes.
Baekhyun biraz farklı doğdu, göz rengi kusurlu. Belki büyüdüğünde rengini değiştirmenin bir yolunu buluruz, o zamana dek kahverengi lensler takacak.
Ne bakıyorsun öyle? Tanrım, ne korkunç gözler.
Andy'nin böyle doğmasını hiçbirimiz istemezdik ama bu benim genlerimden gelen bir problem değil, babasının suçu.
"Baekhyun, kusurumuza bakma lütfen. Seni üzeceğimizi düşünemedik."
"Bunun komik olmadığını beş yaşında çocuklar bile bilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes of Venus
FanficYabancı, bir cumartesi günü hayatımın orta yerine düşmeden önce sınırlarımın dışına çıkabilmek imkânsızdan daha zor zannediyordum fakat bunun canımı yakacağını bile bile aklıma koyduğu pembe hayallerin peşine takıldım ve daha güçlü biri olup yaşadık...