26. Gözümün Önünde Görmediklerim

980 121 442
                                    

Selam, bu bölümü düzenleyecek fazla vaktim yoktu ufak hatalar olabilir, sonra göz atacağım. Burada yorumlarınızla varlığınızı belli etmeniz benim için en büyük destek, bunun için hepinize teşekkür ederim. Keyifli okumalar. 💙




Tiz kadın çığlıkları ve kaba küfürler havada uçuştu, hayatımda ilk kez bir kavgaya sebep oluyordum ve gözüm öyle dönmüştü ki içimde hiç korku yoktu. Ağzımda patlayan acı verici bir yumruğa sebep olsa da adamın elindeki bira bardağını almayı başarabilmiştim. Hızlıca bardağın içindeki içkiyi adamın suratına fırlattım. Bir an afallayıp gözlerini açamadığında tüm gürültülü bar bir saniyeliğine sessizleşti. "Kaç," dedim genç kıza. Kim, kaç yaşında ya da adı ne bilmiyordum. Korkuyla bana bakakaldığında bağırdım. "Git buradan!"

"Biz de gidiyoruz." Chanyeol beni kendine çektiğinde adam ensemden tutup yakaladı.

"Gel buraya, nereye kaçıyorsun?"

Kalbim korkudan yerinden çıkacak gibi atmaya başladı, genç kız da aynı benim gibi korkmuş olmalı ki gitmesini söylediğim halde olduğu yerden bir milim bile kıpırdamadan ayakta duruyordu. Chanyeol kazağımı çeken iri adamı ittiğinde yaşça büyük duran otuz yaşlarındaki diğer adam da onu itti ve birbirlerinin yakalarına yapıştılar. Adam kazağımdan tutarken genç kıza bakıp sordu. "Tanıyor musun bu iti?"

Kıza baktım, her yerde görülebilecek türde sıradan bir yüzü vardı fakat birbirimizi hiç gördüğümüzü sanmıyordum. O da bana baktığında göz göze geldik, gözleri dolmuştu, başıyla reddetti.

"Derdin ne lan senin?" Çenemi sertçe kavradı, eli yüzümün neredeyse yarısını kaplıyordu. Tutuşuyla gürültü yeniden yükseldi, Chanyeol önündekine hışımla tekme attığında adam epey iri olmasına rağmen sandalyelerle birlikte yere savruldu. Yüzümü tutan tilki gözlü de beni bırakıp Chanyeol'ün üstüne yürüdü. Junmyeon'la Jisung aramıza girip birbirimizi uzaklaştırmaya çalıştı. Junmyeon kolunu adamla aramıza koydu. "Bırakın, yeter. Uzatmayalım artık, bir yanlış anlaşılma oldu belli ki."

Biri beni tutup hışımla geriye çekti, reflekslerimi neredeyse yitirmiştim. Seungwan kolumdan sürükleyerek beni oradan çıkarmaya çalışıyordu. "Kaçma, buraya gel. Bir güzel sikeceğim seni."

Yere düşen adam ayaklanıp Chanyeol'ü müşterilerden birinin masasına itti ama Chanyeol ayakta kalabilmeyi başardı, canı yanmış olmalıydı. Onu iten adam cebinden bir çakı çıkardığında korkuya kapılıp bir anlık cesaretle yanında durduğum masadan soju şişesini kavrayıp bir sandalyeye vurdum, içki patlayıp yere döküldü. Korku dolu birkaç çığlık daha duyuldu, herkes geri çekilmiş korkuyla bizi izliyordu. Dişlerimin arasından konuştum. "Geri çekil." Ucu kırık yeşil cam bir an için ışıkların altında parıldadı. "Geri çekil dedim."

Adam bıçağını bana çevirdi. "Ne yapacaksın, küçük ibne? Öldürecek misin beni?" Herkes bana dehşet içinde bakıyordu, insanların bazıları orayı terk etmeye başladı.

"Aaaaaaaa!" Bağırış sesiyle hepimiz irkildik, Jisung elinde sandalyeyle adamlara doğru koştu. Önce tilki yüzlü olan, sonra daha yaşlı olan gerisin geriye yürüdü ve bu darbeyle labut gibi yere yığıldılar. "Kaçın, kaçın!"

Ne olduğunu anlayamadan kendimi dışarıda buldum, biri kolumdan çekiyordu. Korkudan ve alkolün etkisi tamamen geçmediğinden başım dönüyordu ama adrenalinin getirdiği güçle tazı gibi koşuyordum. Adımlarım ara sıra birbirine dolanıyor, sonra düzeliyordu. Beni tutan Chanyeol'dü, onun hızına yetişebilmek için tüm gücümü harcıyordum. Diğer elimle birini çekiyordum, bu o kızdı. O da benim hızıma yetişmekte zorlanıyordu. "Kahretsin!" Nefes nefese söylenerek arkamıza baktım. Jeongyeon topuklu botları yüzünden yalpaladığı için Jisung da onu çekiştiriyordu. Junmyeon, Jeongyeon'un öbür kolundan tutup koşarken destek oldu.

Eyes of VenusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin