19. Kabuk Bağlamış Yaralar

1.1K 140 538
                                    

Bu bölüm 4007 kelime yazmışım kendi kendime inanamıyorum hala 😵‍💫 Neyse bölüm göründüğü üzere biraz uzun, yazarken felç geçirdim ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. Bazen kendimi tutamayıp yorumlarınıza spoi bırakıyorum bu bölüm yapmayacağım söz ama sizinle karakterlerle ilgili sohbet etmeyi seviyorum ne yapayım 🥺💙




Sınav haftasının son günü gelip çattığında hepimiz de dağılmış haldeydik. Uykusuzduk, düzgün beslenmediğimiz yetmiyormuş gibi her gün litrelerce kahve içiyorduk ve sinir krizi geçirmeye çok yakındık. Bölümümüzün hocaları diğer üniversitelerinkilerle feci bir rekabet içindeydi, yüzlerini kara çıkarmamalı ve sektörün en iyileri haline gelmeliydik böylece bizimle Yonsei'den mezun olduğumuz için gurur duyabilirlerdi. Fakat bu rekabet yüzünden İngilizce ve sanat tarihi derslerine en az o bölümü okuyan biri kadar yetkin olmamız bekleniyordu, üstelik modayla ilgili temel derslerimiz bu derslerden daha zordu.

Öğleden sonraki sınavın ayrıntılı notlarını gözden geçirirken zihinsel çöküşün eşiğindeydim. Kütüphanede iki haftadır kimseye kaptırmadığım masanın üstünde duran çizim defterim ve her tarafını küçük notlarla doldurduğum fotokopi kağıtları iki düşman gibi duruyordu. "Ben ara vereceğim," dedim fısıldayarak. Daha cümlemi bitirmeden hepsi birden ayağa fırladı.

"Baekhyun, hiç bırakmayacaksın sandım." Seungwan hızla koluma girdi. "Senin harıl harıl çalışman beni de motive ediyor, üniversite sınavına bile bu kadar çalışmamıştım."

Jeongyeon öbür yanıma geçti. "Şu kahrolası moda tarihinden de geçsek yeter, bu gece gidip dağıtıyoruz. Anladınız mı?" Koridoru arşınlarken sesini yükseltti. "Dağıtıyoruz."

Okul binasının önüne çıktığımızda uyuşmuş beynim kendine gelsin diye havayı içime çekerek derin nefesler aldım. "Galiba ben bu dersten kalacağım." Başım ağrıyordu, beynim kapasitesini doldurmuştu. Tek bir bilgi dahi alacak yeri kalmamıştı.

"Saçmalama, hiçbir dersten kalmayacaksın." Jeongyeon dudaklarının arasına bir sigara sıkıştırıp yakmaya koyuldu, ardından çakmağı uzatıp Jisung'un sigarasını yaktı. Beni hiç ciddiye alır gibi bir yanı yoktu. "A alırsan ölümlerden ölüm beğen."

"Şaka yapmıyorum, gerçekten çok zorlanıyorum. Lise hayatım boyunca notlarım iyiydi ama hiç bu kadar çalışmak zorunda kalmamıştım." Sıkıntıyla iç çektim. "İnşaat okuyor olsaydım kendi başıma bir dairede kalıyor olurdum, limitsiz kredi kartım olurdu. Bütün fırsatları elimin tersiyle ittim, şimdi düşük notlar alırsam bunu kendime yediremem."

Seulgi gözlerini devirince ona şaşkınlıkla baktım. "Ailenin desteğini alman için bunu hak etmen gerekmiyor, bu onların sorumluluğu, sonuçta bizi dünyaya getirmeyi seçenler onlar. Bak, Seungwan'ın bir arabası bile var ama bu gidişle hiçbir dersi geçemeyecek."

"Seulgi!" Seungwan onun koluna vurduğunda Seulgi gülmekle yetindi. "Kalmayacağım, tamam mı? Evrene kötü mesajlar gönderme."

"Demek istediğim şu, seni zaten destekliyor olmaları gerekirdi, sorun onlarda. Ama tek başına her şeye yetişmeye çalışıyorsun. Hem yarı zamanlı işlerde çalışmak hem dersleri geçebilmek hem de aşk hayatını yürütebilmek kolay değil." Seulgi alay ettiğinde hepsi birden güldü, kendimi tutamayıp ben de gülümsedim. Hayattaki tüm şansımı Chanyeol'le karşılaşarak tüketmiş olmalıydım.

"Kuzenim sekiz yıldır okulu bitiremiyor." Jisung alay mı ediyor yoksa ciddi mi anlayamayarak baktım ama hepsi birden kahkahayı patlatınca şaka olduğunu düşündüm. "Ciddiyim, mühendislik okuyor. Sınıf tekrarı yapmadan okulu bitirebilen yokmuş sınıfında. Yani bizim dersleri geçebilmemiz bile bir başarı sayılır, çıtayı bu kadar yüksek tutmanıza gerek yok."

Eyes of VenusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin