NABER ÖZLEŞTİK Mİ 😭
Bu aralar yazmaya pek vakit ayıramıyorum ve şimdiye dek hiç uzun aralar vermemiştim o yüzden sürekli acaba unuturlar mı acaba bırakırlar mı diye kaygılanıp duruyorum. Minicik de olsa bir ses verin ki yazma gücü bulayım, burada birlikte olduğumuzu bileyim 🥹 Ben yazarken gerçekten çok keyif alıyorum ve sanki bitmeyecekmiş gibi hissettiriyor, bu bölümü bile bitirmek istemedim ama iki hafta olmuş. Umarım siz de keyifle okuyorsunuzdur. Umarım burası hepimiz için bir kaçış noktası olabiliyordur. İyi okumalar. 💙
"Atlatamayacağımı sandım. Belki de bu yüzden bu kadar çok korkmuşumdur. Şimdi o geceyi düşününce, yani her şeyi öğrendiğim o geceyi..." Başımı kaldırıp karşımda oturan genç adama göz attım, söyleyeceklerimi bitirmemi beklerken beni dikkatle dinliyordu. Ona olanlardan bahsedişimden sonra farklı bir tavra bürüneceğinden endişelenmiştim ama duruşu aynı sakinliği taşıyordu. Bay Byun, ofisinin bir parçası gibiydi. Bej rengi gömleği ve ofisindeki nötr renkler ile uyum içindeydi. Sessiz bir oda, yumuşak bir ses tonu ve sivri olmayan bakışlar... Hepsi birbiriyle denge içindeydi, bir terapistten beklenen her şeye sahipti. Kitaplığındaki akademik kaynaklar ve kişisel gelişim kitapları dışında odada fazla aksesuar yoktu ama ahşap eşyalar kaliteli işçiliğin birer eseriydi. Çalışma alanı gösterişsiz bir şekilde ilgi çekiciydi, bu standardı yakalamak hiç de kolay sayılmazdı. Gerçi seans ücretleri düşünülürse çok şaşırtıcı olmamalıydı, keza bu seansları karşılayabilecek duruma henüz yeni gelebilmiştim. Kaygısız yüzüne bakarken acaba ne kadar kazanıyor diye merak ettim. Fakat her şeyden önemlisi ondaki bu rahatlatıcı duruş bulaşıcıydı, her nasılsa ben de karşısındaki koltukta otururken nihayet sırtımı arkama yaslayabilmiştim. Yeni hiçbir şey yoktu, tek bir obje bile, Bay Byun da aynı tarzda giyinmeye devam ediyordu. Bu odaya ve Bay Byun'a, bu odada yaptığımız seanslara korkunç bir biçimde her seferinde biraz daha alışıyordum.
"Menajerin fotoğraflarımı biriktirmesi korkunçtu ama fotoğrafların hiçbirinde tamamen çıplak değildim. Daha kötüsüyle yüzleşen insanlar var, değil mi? Ben fotoğraflarda yalnızca üstsüzdüm, insanlar bu şekilde halka açık alanlarda dolaşabiliyor. Yüzüyorlar, spor yapıyorlar..."
Bay Byun ben konuşurken hafifçe başını salladı, konuşmamın devamını getiremediğimde dingin bir ses tonuyla yanıtladı. "Yaşadığın olayı kabullenmek istemediğini anlıyorum, Baekhyun. Kendini başkalarıyla kıyaslayarak duygularını hafifletmeye çalışıyorsun. Ama bu şekilde korkularını küçümseyerek toprağın altına gömersen bir gün yeniden filizlenecekler."
Başımı reddetmek istercesine iki yana salladım. "Sadece üstsüzdüm."
"Plajda, spor salonunda üstsüz insanlarla karşılaşabiliriz, haklısın. Ama bu senin durumunu normalleştirmiyor." Bay Byun beni ikna etmek istercesine gözlerimin içine baktığında oradan kaçıp gitmek istedim. "Menajerinin yaptıkları mahremiyetine yapılan ciddi bir ihlaldi, durumu rahatsız edici kılan da bu. Burada önemli olan ne giyiyor olduğun değil, fotoğraflarının rızan olmadan çekilmiş olması. Ayrıca başkalarının daha kötü deneyimler yaşamış olması senin kendi hislerini göz ardı etmen için bir sebep değil. Burada önemli olan sensin, senin ne hissettiğin."
"Gizlice fotoğraflarım çekildi diye günlerce eve kapanıp ağlamam daha mı iyi? Daha kötüye gitmek istemiyorum. Chanyeol'ü de çok üzdüm, benim yüzümden geceler boyu uyumadı." Parmaklarımla oynarken Chanyeol'ün yorgun yüzünü gözümün önüne getirdim, gözlerinin altındaki koyu halkalar görünmeyecek gibi değildi. Şimdi iyiydi gerçi, ikimiz de daha iyiydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes of Venus
Hayran KurguYabancı, bir cumartesi günü hayatımın orta yerine düşmeden önce sınırlarımın dışına çıkabilmek imkânsızdan daha zor zannediyordum fakat bunun canımı yakacağını bile bile aklıma koyduğu pembe hayallerin peşine takıldım ve daha güçlü biri olup yaşadık...