Şüphe

37 5 7
                                    

"Sei!"

ha?

omuzumdaki dürtükleme sayesinde dikkatimi toplayıp etrafıma baktım. operasyon tamamlandıktan sonra kendimize kısa da olsa bir izin vermek ve rahatlamak adına bir şeyler alıp kendimize en son Ken'le buluştuğumuz yerde ortam kurmuş dinleniyorduk. yine de aklım hâlâ hastanedeki kız ve elime tutuşturduğu notta olduğu için şu anki izin partisine katılmam pek de mümkün değildi.

_"neyin var senin? hastaneden beri bir durgunsun?"_

onlara olanı söyleyip söylememe konusunda emin değildim. bu işten vir sonuç elde edip edemeyecek olmanın belirsizliği bir yana gönderen kişinin kim olduğunu bilmeden onları bir tehlikeye sürükleme ihtimali hoş değildi. kendimce kahramancılık oynayacak değildim ama bu kobuda içimde kötü bir his vardı. bir yandan da en son bunu yaptığımda aldığım ceza aklıma geldiği için Ken'den de korkmuyor değildim.

yorgunum sadece. bir problem yok. siz yorulmadınız mı?

"yorulduk ama bir daha böyle fırsatı nereden bulacağız?"

"doğru. şimdiye kadar zaten çok fazla oyalandık. daha ne kadar sürecek bu oyun?"

_"bilmiyorum ama içimden bir ses her şeyin asık buradan sonra başlayacağını söylüyor."_

işler daha da pisleşecek.

"dinlenmek için ayırdığınız vakti yine iş konuşmaya mı ayırıyorsunuz?"

Chifuyu? o ne zaman gelmişti ki buraya? bugün hastanede, Kazutora ve Baji'nin yanında, kalacağını düşünmüştüm. hastaneden ayrılmadan önce sadece kapının dışından ona haber vermiştik ama içeride işlerin nasıl ilerlediği hakkında bir fikrimiz yoktu. normalde her zaman derli toplu ve aklı başında olan Chifuyu'nun dağılmış halini ilk defa gördüğümüz için hepimiz kendi aramızda sessizce anlaşıp onları orada bırakmayı tercih etmiştik.

gelmezsin sanıyorduk.

"işimi hallettikten sonra hava almak istedim."

"nasıl gitti?"

"sandığım kadar kötü değildi. zaten bir şeylerden süphelenmişler. şaşırsalar da, yaptıkları hatalar için ceza çekmeye hazır ikisi de."

"keşke karşılaştığımız herkes onlar gibi olsa da bu kadar uğraşmasak.."

"şimdi Bonten hakkında bilgileri alabileceğimiz bir kısmı hallettik, aynı şekilde Mikey hariç rehineler de kurtuldu. sırada ne var?" (izana)

Izana'nin sorusu aslında hepimiz için aynıydı. operasyona başladığımızdan beri elimizde neredeyse elle tutulur hiçbir şey yoktu ve onlar harekete geçmeden harekete geçemiyorduk. ancak kendimize bir fırsat yakaladığımızda mümkün oluyordu ki o da her zaman olmuyordu. eğer Bonten'i yeneceksek onlara bir oyun kurmamız gerekiyordu ama ne? Mikey'i kurtarmamız gerekiyordu ama nasıl? yıllardır ölü bildiğimiz, o olup olmadığından bile emin olmadığımız arkadaşımızi kurtarmak başta olmak üzere yapmamız gereken çok fazla şey vardı ama biz daha yeni yeni yol katetmeye başlamıştık. bu da haliyle hepimizi endişelendiriyordu.

_"bugünlük dinlenelim. yarın Mitsuya'dan durum raporu alıp ona göre bir yol belirleyelim. artık gitsek iyi olacak."_

herkes elindeki bira kutularını ortadaki poşete koyduktan sonra oturduğu yerden doğrulup kenardaki büyük arabaya doğru ilerledi. çöpü atmak için geride kaldığımda cebimdeki telefonum titreşti. elimdeki poşeti attıktan sonra telefonu çıkartıp açtım.

"Komiserim, verdiğiniz eşkaldeki kişiyi tüm hastane kayıtlarında arattık ve eşleşen birini bulduk. ancak yüzündeki maskesi ve şapkasını hiç çıkarmadığı için yüz taramadan bir şey çıkmadı."

Glowing in the Dark | Kokonui. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin