Hava artık iyice kararmaya başladığında yattığım yataktan kalktım. Akşam yemeğini erken yediğim için ilaçlarımı içmiştim ve şuan yapacak hiçbir şeyim yoktu.
Beni öldürecek olan katilin evinde sıkılmış bir şekilde oturuyordum. Ve bunu rahat rahat dile getirebiliyordum.
Bakışlarımı yerden çekip sol dizime odaklandım. Cam kırıklarının bazıları hala dizimdeydi. Kaşlarımı çatarak elimi dizime doğru götürdüğümde nefesimi tuttum. Camlar derinde değildi ama yara iki gündür açık olduğu için yoğun bir şekilde iltihap kapmıştı.
Parmaklarım camlara değdiğinde derin bir nefes aldım ve boşta olan elimle ağzıma rastgele bir tişört sıkıştırdım.
İçimden kendimi rahatlatmaya çalışsam da pek işe yaramıyordu.
Parmak boğumlarım kendimi kasmaktan dolayı beyazlarken var gücümle dizimdeki camı kendime doğru çektim. Dizimin acısı çığlık atmama neden olsa da ağzımdaki tişört sesin dışarı çıkmasını engelliyordu.
Birkaç saniye sonra nefeslerim düzene girdiğinde bir parçayı daha çıkardım. Yerde iki parça, bacağımda da bir parça cam duruyordu. Derin bir nefes verip son parçayı çıkarmak için bacağıma yöneldim. Ellerim dizime giderken kapının açılmasıyla karşımda Kılıç'ı gördüm.
Kılıç'ın da bakışları beni bulunca dudağı kurnazca yukarı kıvrıldı.
"Tişörtlerimi bu kadar çok sevmen gururumu okşadı Karanlık Kraliçesi." İlk başta ne dediğini anlamasam da bakışları ağzımı bulduğunda hızlıca ağzımdaki tişörtü çıkardım.
"İhtiyacım vardı, yoksa tişörtlerinin meraklısı değilim."
"İhtiyacını karşılamak için tişörtlerim yerine beni kullanmanı tercih ederim cesur kız." Yaptığı imâyı göz ardı etmeye çalışsam da zihnimi arsızca duygular ele geçirmeye başlamıştı.
"Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama olayları farklı yerinden anlıyorsun Kılıç."
Kılıç bir süre sustu. Ardından bakışları yerdeki cam parçalarına kaydı ve bu kez daha büyük bir şekilde sırıttı. Ne yaptığımı anlamış olmalıydı çünkü bakışları daha derin bir hal aldı ve bana doğru gelip tam karşımdaki deri koltuğa oturdu.
"Devam et." Bir şey söylemeden tişörtü almak için elimi uzattım. "Tişört olmadan."
Söylediği şeye sinir olsam da ses etmeden dizime yönelip camı çıkarmak için parmaklarımla camı tuttum. Derin derin nefes alıyordum fakat bu parça öbürlerinden daha derine batmıştı. İki gündür dizimin içinde olması da cabasıydı.
"Ne o? Yoksa küçük kraliçe canı acıyacak diye korkuyor mu?" Kahkahası odayı doldururken dişlerimi sıktım ve olabildiğince hızlı bir şekilde camı çektim.
Ağzımdan acı bir inleyiş kaçsa da çığlık atmamayı başarmıştım. Birkaç saniye sonra bakışlarımı kanayan dizimden çekip elime yönettiğimde gördüğüm manzara kaşlarımı bir kez daha çatmama neden oldu.
Cam parçasını çıkarmak için gereğinden fazla sıkmıştım, bu da camın elime batmasına sebep olmuştu.
Kılıç elimi görünce daha yüksek bir sesle güldü. ''Aptal kız. Ufacık bir camı kendine zarar vermeden çıkaramıyorsun bile.''
''Kessene sen sesini! Buraya benim acı çekmemi izleyip kendini tatmin etmeye mi geldin?!'' Yüzünde karanlık bir ifade oluşurken eğlenen sesi kulaklarımı doldurdu.
''Kendimi tatmin ettiğim zamanlar evde birden fazla kız olur cesur kız.'' Onunla laf dalaşına girmek yerine oturduğum yerden kalkmak için hamle yaptım. Ellerim zeminin iki yanına baskı uygularken zorlansam da kendimi kaldırmayı başardım fakat bir iki adım atamadan acıyla yere düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
Hành độngBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...