[39. BÖLÜM]: ATMASAN?

1.5K 129 135
                                    

Ben önde Kılıç ise iki adım arkamda eve doğru ilerliyorduk. Ya da ben öyle sanıyordum çünkü Kılıç bir süre beni izlemiş, ardından önüme geçip adımlarını farklı bir yöne çevirmişti. 

''Nereye gidiyoruz?'' Diye sordum kısık bir sesle. Yine bipolar haline bağlamasından korkuyordum çünkü öyle olduğunda kimseyi görmüyor ya da duymuyordu. Sadece öfke ve kin duygusuyla besleniyor, önüne geleni yakıp yıkmaya başlıyordu. 

''Yürü.'' Dedi sadece. Sesi adımları kadar sert ve temkinliydi. Üstünde boxer vardı ve hala nereden çıkardığını bilmediğim bıçağı elinde sallıyordu. 

Onunla iletişim kuramayacağımı anladığımda gözlerim elindeki bıçağa takıldı. Ucunda yine ufak bir zincir vardı ve kelebek modeli gibi elinde döndürüyordu. Ucu sivriydi. Muhtemelen yarım saat önce dediğini yapıp parmağımı kesseydi canım fazlasıyla yanardı. 

''Beğendin mi?'' 

''Neyi?'' dedim anlamayarak. Boğazından ufak bir kıkırtı kaçtı. 

''Bıçağı, gözünü ayırmadan bakıyorsun da.''

''Ha.'' dedim anladığımı belli eden ama pek de nazik olmayan bir tavırla. ''Öyle gözüm takılmış.'' Bana cevap vermeyerek tekrar güldü. Ardından beklemediğim bir anda durarak sırtına çarpmama neden oldu. 

Hafif bir beyin sarsıntısından sonra geldiğimiz yere baktığımda çoktan geriye gitmeye başlamıştım bile. 

''Asla olmaz.'' Diyerek tavrımı belirttim uçurumdan olabildiğince uzaklaşırken. 

''Beğenmedin mi? Benim burada çok güzel hatıralarım var.'' Göz göze geldiğimizde sırıttı. Ben ise kaşlarımı çattım. 

''Senin, güzel hatıraların var. Benim ise bir gram güzel diyebileceğim bir hatıram yok.'' Ağır ağır sırtımı dönüp koşmak için hazırlanırken sözleri beni durdurdu. 

''Ne kadar kaçarsan kaç, seni yakalarım. Ama senin peşinden koşmam hoşuna gidiyorsa koşmaya başlayabilirsin. Avans veriyorum.'' 

Durdum, yüzümü tekrardan ona döndüm ve gözlerinin içine baktım. Kılıç kaçmayacağıma ikna olmuş gibi sırıtmaya başlarken kafamı öne eğerek adım adım yanına ilerlemeye başlamıştım ki beklemediği bir anda yürümeyi kesip tam tersi yöne var gücümle koşmaya başladım. 

''Aptal herif!'' Kılıç bir süre afalladı, ardından gür bir kahkaha atıp benim aksime oldukça sakin adımlarla peşimden gelmeye başladı. 

''Biliyor musun hayatımda gördüğüm en salak insan olabilirsin!'' Diyerek bağırmayı sürdürdüm. Eninde sonunda yakalanacağımı biliyordum, bu yüzden ben de ağzıma geleni söyledim. 

''Gök gürültüsünden korkan seri katil mi olur? Biraz imajın olsun oğlum seni yerler böyle.'' 

''Sözlerini saklıyorum aptal kız, aynı cümleleri ben yanındayken de duymak isterim.'' Sesinin sakinliği kanımda ufak bir panik havası yaratsa da susmaya niyetim yoktu. 

''Ne bu sakin mafya tavırları? İçten içe sözlerime sinir olduğunu ikimiz de biliyoruz.'' Ona bakarak bayır aşağı son sürat koşmaya başladığımda bile rahatından taviz vermeyerek yürümeye devam ediyordu.

''Bana değil, önüne bak. Düşeceksin.'' Gözleriyle önümdeki yolu işaret etti. Dediği gibi önüme döndüğümde ise büyük kayayı son anda fark ettim. 

''Bak tamam bu çok tatlı bir hareketti ama sen bu değilsin. Lütfen kendine gelir misin?'' Sözlerime tatlı bir gülümsemeyle karşılık verse o bu gülümsemenin anlamı 'birazdan yakalanacaksın güzelim boşuna sesini yorup da umutlanma.' demekti. 

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin