Birkaç kez tümseklere girmiş olsam da nihayet eve gelmiştik. Ben şoför koltuğunda cebelleşirken Kılıç sessizce beni izlemiş, arada sırada da gülmüştü. Bunun dışında konuşmaması garip olsa da ona aldırmadan kontağı kapattım ve kapıların kilidini açıp arabadan indim.
Onu beklemeden yürümeye başlamamla afallayıp birkaç adım attı. Tökezleyip tek dizinin üzerine düştüğünde kafasını kaldırıp benimle göz göze geldi.
''Canım acıyor, yürümeme yardım et.'' Dudağımın bir köşesi yukarı kıvrıldığında Kılıç sert bir nefes verdi.
''Ölmene izin vermem,'' dedim bana dediği şeyi hatırlatarak. ''Ama acı çekmene göz yumarım.'' Onu arkamda bırakıp eve doğru yürüdüm ve kapıyı açıp içeri girdim.
Mutfak dolabından bir adet kırmızı şarap ve ona uygun bardak çıkardığımda kapı tekrar açıldı ve zar zor da olsa Kılıç içeriye girdi. Bakışları bir kez daha beni bulduğunda gözlerinde net bir öfke vardı.
Onun bana yaptıklarını ona yaptığım için bana öfke duyuyordu.
Onu görmezden gelip bardağa biraz şarap doldurdum ve oturma odasına geçip rastgele bir film açtım. Bacaklarımı orta sehpanın üzerinde üst üste attığımda Kılıç homurdanarak odadaki ilk yardım çantasını aramaya başladı. Nihayet çantayı bulduğunda üst kattaki banyolardan birine girip kapıyı kapattı.
Bir süre daha aşağıda oyalandıktan sonra bitmiş şarap bardağımı sehpanın üzerine bırakıp merdivenlere doğru yürümeye başladım.
Kapının önüne geldiğimde Kılıç'ın homurdanmalarını duymamla kulağımı kapıya yaslayıp onu dinlemeye başladım. Dışarıdan pek bir şey anlaşılmasa da ettiği küfürler net bir şekilde duyuluyordu.
Derin bir nefes alıp kapıyı açtığımda sert bakışları bana döndü. Bir şey söylemek için ağzını açtı fakat durumunun farkına varmış olacak ki sustu.
Elleri boylu boyunca kan olmuştu ve yerdeki kan damlaları küçük bir gölet olma yolunda ilerliyordu. Bakışlarım sağ omzuna kaydığında yaranın biraz daha açılmış olduğunu gördüm.
Kurşunu çıkarmaya çalışmış ama becerememişti.
Muhtemelen çok vurulan bir insandı ve bu konuda becerikliydi ama yediği yumruklar kolunu incitmiş olmalıydı. Bakışlarımı gözleriyle buluştururken elindeki cımbızı aldım. ''Eğil.''
Dediğimi yapmak yerine sol koluyla beni tutarak lavabo tezgahına oturttu. Bu hareketiyle yüzümde ufak bir gülümseme oluşsa da hızlıca kendimi toparladım.
''Ben kimsenin önünde eğilmem Aptal kız,'' Bakışlarındaki haylaz parıltıyı gördüm. ''Ama farklı şartlar altında kurallarım değişir.''
Yaptığı imayı anladığımda vücudumu bir sıcaklık dalgası bastı ve kıpırdanarak bacaklarımı birbirine bastırdım. Bu yaptığım gözünden kaçmamış, dudaklarının kıvrılmasına sebep olmuştu.
Tezgahın üzerinde olmama rağmen hala benden birkaç santim uzundu.
Onu kendime doğru çektim ve yarasına doğru ilerleyip cımbızı yaraya değdirdim. Ben yarayla ilgilenirken Kılıç'ın elini bacağımın hemen üzerinde hissettiğimde kasıldım.
Parmakları adım adım yukarı çıkarken derin bir nefes alıp yarasına odaklanmaya çalışsam da pek başarılı olamıyordum.
''Benden etkileniyor musun Alara?'' derken sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Kulağıma doğru eğildi ve dudaklarını kulağıma bastırdı. ''Çünkü ben etkileniyorum.'' Eli yavaş yavaş yukarı çıkmaya devam ederken titrek bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
ActionBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...