''Sare.'' Diyebildi Barça zar zor. Gözlerindeki pişmanlık her geçen saniye biraz daha büyüyordu. Cevap vermedi Sare, öylece Barça'ya baktı. İkisinin gözleri de çok şey anlatıyordu.
Bakışlarımı ondan çekip Kılıç'a yönelttim. Onun da kafası karışıktı, çatılan kaşlarıyla bana döndü.
''Neler oluyor?'' Dedim ağzımın içinde. Bakışları dudaklarıma kaydı. Dediklerimi anladığında ise bilmem dercesine kafasını iki yana salladı.
İkisi bizi yeni fark etmiş gibi bize döndüğünde Sare mahcupça kafa salladı. ''Kusura bakmayın, rahatsızlık verdim.'' Eliyle içeriyi işaret etti. ''Siz geçin lütfen daha fazla ayakta kalmayın.''
Sessiz bakışmalar sürerken gerginliği azaltmak adına bir adım öne çıkıp Sare'ye elimi uzattım. ''Alara.'' Dedim yumuşak bir ses tonuyla. ''Barça'yla nereden tanışıyorsunuz?''
Sare elimi sıksa da sorduğum soruya cevap vermemek için gözlerini kaçırdı. Barça da bir süre susmuş, üsteleyeceğimizi anlayınca da kestirip atmıştı.
''Geçmişimiz var.'' Dedi kısaca. Sözleri sanki acı çekiyormuş gibi çıkmıştı. Sare bakışları farklıydı. Gözleri hem kırgın hem pişman bakıyordu.
''İçeri geçelim.'' Diyerek son noktayı koydu Kılıç. İkiletmeden içeri girdik. Şafak ve Aden'in sesi yukarı odadan geliyor, kahkahaları oturma odasını inletiyordu.
''Seni çağırıyorlar.'' Sare'nin cümlesi bütün bakışları üzerine topladı. ''Annemler,'' Durdu. Devamını getirmek için birkaç saniye bekledi.
''Seni görmek istiyorlar. Ayrıca senin ailen de merak ediyor.'' Gözlerim Barça'ya döndü. Bakışları yerde, kafası eğikti. Düşünceli hali çatılan kaşlarından belli olurken birkaç kez sıkıntıyla nefesini verdi.
''Gidelim.'' Dedi sadece. Gidelim.
_______________________________
İlahi Bakış Açısı
Barça Sare'yle kendi arabasında, Kılıç Alara'yla diğer arabadaydı. Sabahki konuşmadan sonraz Sare dışındakiler hızla hazırlanmış, Karadeniz'e gitmek için yola çıkmışlardı.
Rize'ye. Barça'nın doğup büyüdüğü hoyrat dalgaların içine.
''Ne zaman geri dönersiniz?'' Diye sordu Şafak umutsuzca. Hemen arkasında elini tutan Aden ise gördüğü kelebekleri saymaya başlamıştı.
''1 haftaya.'' Dedi Kılıç, Aden'in Şafak'a işkence etmesini memnuniyetle karşılarken.
''Biz de gelelim.'' Diye bir fikir sundu Şafak bu kez de. Kılıç kaşlarını çattı.
''El kadar çocuğu o kadar yol götürmeyeceğim Şafak. İnsan gibi amca ol çocuğa, itlik yapma.'' Şafak itiraz etmek istese de Kılıç arabasıyla pati atarak onu görmezden geldiğinde susmak zorunda kaldı.
Aden az önce saydığı kelebekleri unutmuş olacak ki tekrardan babasına döndü. ''Göyemiyoyum Şaşa, omzuna al.'' Dedi minik elleri Şafak'ın tişörtünü tutarken.
Şafak ''Seninle hala barışmadık biz.'' Dese de Aden'i omuzlarına almış, babasını daha rahat görmesini sağlamıştı. Aden önceden yaptığı hatayı bildiği için bu kez Şafak'ın saçlarına ellemedi, aksine minik dudaklarıyla Şafak'ın kafasına bir öpücük kondurdu.
''O neydi?'' Diye sordu Şafak şaşkın bir ses tonuyla. Kılıçgil çoktan gözden kaybolmuş, onlar da eve doğru yürümeye başlamıştı.
''Öptüm.'' Aden bir kez daha Şafak'ın saçlarına bastırdı minik dudaklarını.
![](https://img.wattpad.com/cover/357553425-288-k183227.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
AzioneBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...