Kılıç'ın yarasına pansuman yapıp sardıktan sonra ikimiz de odalarımıza çekilmiştik. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi..
Yaşadıklarımızın beni mutlu edip etmediğini bilmiyordum. Daha iki gün önce bana isteye işkence eden psikopat bipolar bir adama aşık olmak isteyeceğim son şeydi ama duygular mantıkla hareket etmiyordu.
Kafamı kurcalayan düşüncelerden kurtulmak için kendimi banyoya attım. Sıcak suyun altında girdiğimde elim istemsizce yüzümdeki kesiğe gitti. Kabuk bağlamıştı ve ara ara kaşınıyordu. O günden beri aynaya bakmaktan kaçınmıştım, göreceğim görüntünün beni mutlu etmeyeceğini, belki de daha kötü bir hale getireceğini biliyordum.
Derin bir nefes alıp sudan çıktım ve üzerime bir bornoz geçirip tekrardan odaya girdim. Gözlerim makyaj masasındaki ufak aynaya kaydı. Bakışlarımı hızlıca başka yöne çevirsem de içimdeki dürtüyü bastıramadan adımlarım çoktan küçük aynayı bulmuştu.
Gözlerimi kapatıp aynayı ellerimin arasına aldığımda içime derin bir nefes çekip gözlerimi açtım. Tahmin ettiğim kadar kötüydü.
Ayna titreyen ellerimin arasından yere düşüp parçalandığında kapı yerinden fırlarcasına açıldı. Bakmama gerek yoktu. Kokusu ve odadaki yoğun gerilimden kimin geldiği belli oluyordu.
''Alara? Bir şeyin var mı?'' Kılıç'ın ardı ardına sıraladığı soruları görmezden gelerek yatağın üzerindeki kıyafetlerimi alıp banyoya doğru ilerlediğimde bileğimi tuttu.
''Yüzüme bak,'' emreden sesi üzerine kaşlarımı çattım ve soğuk bakışlarımı ona çevirdim. ''Ne oldu?'' Cevap vermeyip bir süre daha yüzüne bakarken bileğimi ondan kurtarıp banyodan içeri girdim ve kapıyı kilitledim.
Kılıç kilitlediğim banyo kapısına yumruk atarak iyi olup olmadığımı sorarken hızlıca üzerimi giydim ve saçlarımdaki suyu havlu yardımıyla aldım.
Hava soğuktu, bu yüzden üzerimde kalın bir sweatshirt ve ona uygun kalın bir eşofman vardı.
Keskin tırnaklarım yüzüme gittiğinde parçalamak istercesine kabuğu çizdim. Ellerime doğru akan ince kanın kokusu burnuma dolarken derin bir nefes aldım ve aynadan uzaklaşarak kapıyı açtım.
Açılan kapıyla birlikte Kılıç içeri daldığında yüzümü ellerinin arasına aldı. ''Alara neler oluyor?'' Onun telaşlı haline nazaran ben hissizdim.
''Buraya kadar.'' derken sesim kararlıydı. ''Gidiyorum. Beni oyuncağınmış gibi elinde tutamazsın. Bırak senin oyuncağın olmayı, arkadaşın bile olmam.'' Yüzümü ondan kurtarıp odadan çıkmak için kapıya yöneldiğimde Kılıç bileğimi tuttu.
''Gitmiyorsun. Yaşanan onca şeyden sonra, seni sevdiğimi sana söyledikten sonra öylece gidemezsin. Duydun mu beni? Bırak gitmeyi, buradan çıkmak için adım dahi atamazsın.'' Gözleri yüzümdeki yaraya takıldı. Kuruyan kan dudaklarıma doğru ince bir yol çizmişti.
''Yaşananlar onunla kalmadı Kılıç. Ayrıca bana beni sevdiğini söyleyen sensin. Senin aksine ben sana seni seviyorum dediğimi hatırlamıyorum.'' Kılıç'ın bakışları çaresizlikle kaplanırken titrek bir nefes verdi.
''Ben, sandım ki..''
''Ne sandın? Sırf seninle seviştim diye bana yaptığın her şeyi unutup sana aşık olacağımı mı?'' Ondan birkaç adım uzaklaşıp ellerimle yüzümdeki yarayı gösterdim.
''Ben senin yüzünden aynaya bakamıyorum. Sırf kendi zevkin için sözde sevdiğin kadına zarar verecek kadar hasta bir insansın sen.'' Bu kez de kolumdaki moraran damarları gösterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
ActionBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...