[7. BÖLÜM]: ZEHİRLİ ŞIRINGA

7K 426 517
                                    

Kalbim bütün vücudumda atmaya başlarken buz kestiğimi hissettim. Kılıç'ın gözlerindeki ifade daha da koyulaşırken tedirginlikle birkaç adım geriye gittim. 

''Hayır.'' dedim kendimi şaka yaptığına inandırmaya çalışırcasına. 

''Korktun mu küçük Kraliçe? Az önce bana taş atarken hiç de korkmuş görünmüyordun? Ne oldu birden bire?'' Dudakları kulağımın yanında dans ederken eğlenir nefesi boynumu gıdıklıyordu. 

Dizime giren sancı ayakta durmamı zorlaştırırken acının artmasıyla inleyerek yere düştüm. Sanki biri dizime bıçak saplıyormuş gibiydi. Kılıç durduğu yerden beni izlerken dudağının kenarı yavaşça yukarı kıvrıldı. Acı çekmemden zevk alıyormuşçasına beni esir alan bakışları altında acıyla kıvranıyordum. 

''Yalvarırım.'' derken sesim çıkmıyordu bile. ''Canım acıyor.'' 

''Ölmene izin vermem, ama acı çekmene göz yumarım.'' Gözyaşlarım yanaklarıma süzülmeye başlarken acıdan dolayı gözlerim kararıyordu. Bacağım acıdan kasıldığı için hareket ettiremiyordum. Çaresizce Kılıç'ın gözlerine baktığımda bakışlarındaki boşluğu gördüm. Sanki öylesine bir şehri izliyormuş gibi boştu bakışları. Bir an için beni önemsemesini istedim. 

Bir an için abimin beni sevmesini istedim. 

''Lütfen abi.'' söylediklerimle birlikte bakışları değişti. Anlamıştı. Benim de onun gibi her şeyi bildiğimi anlamıştı. Ben Erez'le oyun oynarken bizi çitlerin ardından sessizce izlediğini bildiğimi, Erez'in ölümüne an be an şahit olduğunu benim de bildiğimi, annem Figan Karaca'nın ilk oğlu olduğunu bildiğimi anlamıştı. 

Bütün gerçekleri sadece onun bilmediğini anladığında derin bir nefes verdi. İçten içe onun neler çektiğini bilen birilerinin olmasıyla rahatlamıştı sanki. 

''Canım yanıyor.'' dedim bir kez daha dişlerimi sıkarak. Gözyaşlarım sel misali yanaklarımdan süzülürken Kılıç yanıma doğru eğildi. Cebinden çıkardığı şırıngayı gördüğümde kendimi geri çekmeye çalıştım ama dizimdeki acıdan dolayı hareket edemedim. Avuçlarım yerdeki kumları sıkarken derin derin nefes alıyordum. 

Kılıç şırıngayı paketinden çıkardı ve cebinden küçük bir cam şişe çıkarıp şırıngaya şişenin içindeki sıvıyı ekledi. Bakışları beni bulurken bir yandan da dolu olan şırıngayı dizime yaklaştırıyordu. 

Şırıngadaki iğnenin metal ucu dizime değdiği anda korkuyla derin bir nefes aldım. Kılıç'ın bakışları beni bulurken şırıngayı tek eline aldı ve boşta kalan eliyle gözlerimin önünü kapattı. 

''Sakin ol, bir şey olmayacak abicim.''  Son kelimesi beynimde yankılandı. Göz kapaklarımın ardındaki Erez'in görüntüsü bana gülümsüyordu. Gerçeklik şu anda o kadar soyutlaşmıştı ki dizimdeki acıyı bile hissedemiyordum. Kılıç iğneyi dizime uyguluyordu fakat sadece biliyordum. Hissedemiyordum, göremiyordum. 

Zihnim kendi oyunlarıyla beni esir alırken Kılıç'ın yüzümü ellerinin arasına almasıyla gerçekliğe döndüm. 

''Bedenin uyuşacak çünkü yaptığım iğne çok ağır bir anestezi iğnesi.'' Dudağını kenarı yukarı kıvrılırken kulağıma doğru eğildi. ''Ayrıca içindeki zehir uyuşan vücuduna bir süre işkence edecek küçük Kraliçe.''

Nefes alamadım. Yalan söylemesini diliyordum. İhanet, güven, kırgınlık, korku... 

Bütün duygular teker teker gözlerime yansıyıp sönerken ve vücudum ağır ağır uyuşmaya başlarken Kılıç'a baktım. Gözyaşlarım bu kez acı içinde değil, kırgınlık içinde aktı yanaklarımdan. 

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin