[34. BÖLÜM]: KORKAK

2K 160 169
                                    

Alara Kandemir

Kılıç adım adım bana yaklaşmaya başladığında bende eş zamanlı olarak geriye doğru ilerledim. Attığım her adımda kalbim biraz daha sıkışıyor, korku bedenimi biraz daha ele geçiriyordu. 

''Kılıç?'' dedim bu haline anlam vermeye çalışarak. Sesim temkinli, adımlarım hızlıydı. Cevap vermedi, adımlarını hızlandırarak bana yetişirken bir elini yanıma koyarak kaçış yolumu engelledi. 

Aldığı sert nefesler içerideki havayı tüketircesine ciğerlerimi sıkıştırmaya başladığında gözlerimi kapattım. Soğuk duvar sırtıma bir hançer gibi saplanmış bütün kaçış yollarımı kapatmıştı. 

''Korkak.'' dedi Kılıç kulağıma doğru eğilirken. ''Öyle korkak ki gözlerini dahi açamıyor.'' Benden birkaç santim uzaklaştı ardından tekrar kulağıma eğildi. ''Öyle korkak ki vücudu tir tir titriyor.'' Bir eli hafifçe boynuma sarılırken sesli bir şekilde yutkundum. 

Kulaklarım çınlıyor, nefes alışım her geçen saniye biraz daha zorlaşıyordu. 

''Öyle korkak ki birazdan bana yalvaracak.'' Ağzımı açtım. Ona korkak olmadığımı söylemek istedim ama ben daha konuşamadan boynumdaki eli sıkılaştı ve vücudum sertçe arkamdaki duvara çarptı. 

''Öyle korkak ki abisi ölürken o yanına bile gelmedi!'' Gözyaşlarım akmak için savaşırken ağlamamak için kendimi sıkıyordum. 

''ÖYLE KORKAK Kİ AİLESİNE ABİSİNİN ÖLÜMÜ HAKKINDA YALAN SÖYLEDİ!'' Boğazımdaki eli gevşediğinde derin derin nefes almaya başladım. 

Kılıç da benim gibi nefes nefese kalmıştı ama onun nefesleri dizginlemeye çalıştığı öfkesinden kaynaklanıyordu. 

''Öyle korkak ki,'' dedi sık nefesler eşliğinde. ''abisinin oyuncak doktor setine bakamıyor bile.'' Tutamadığım gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken Kılıç'ın elini çekmesiyle yavaşça yere çöktüm. 

''Çocuktum,'' dedim ağlayarak. Hıçkırıklarım ciğerlerimi parçalıyordu. ''bilmiyordum.'' Dizlerimi kendime çekmeye çalışırken vücudum sert hıçkırıklarımdan dolayı sarsılıyordu. 

''Özür dilerim.'' 

''Abin seni affetmezdi.'' 

Sözleri kalbime öyle bir saplanmıştı ki nefes alamadım. Ellerim uyuşurken başımın döndüğünü hissettim. Kılıç'ın sözleri beynimde yankılanıyordu. 

Abin seni affetmezdi. 

Abin seni affetmezdi. 

Abin seni hiçbir zaman affetmedi. 

Ellerim yerdeki taş betona yaslıyken hıçkırıklarım nefeslerime engel oluyordu. Gözyaşlarım belki de onuncu kez yanaklarımı ıslatmaya başladığında midemin bulandığını hissettim. Başım dönüyor, gözlerimin önünde milyonlarca küçük nokta dans ediyordu. 

Zorlukla kafamı kaldırıp Kılıç'a baktım. Kollarını göğsünde bağlamış sessiz bir şekilde beni izliyordu. Gözlerindeki saf nefret ve öfke kanıma işleyip beni içten içe yok ederken kafamı tekrardan önüme eğdim. 

Gözlerim yerdeki sivri demir plakalarda takılı kalmıştı. 

Düşünmedim, hissetmedim ya da önemsemedim. Sadece o küçük demir plakalardan birini alıp acıma son vermesini umarak bileklerime derin bir kesik açtım. Kesikten fışkıran kan yüzüme sıçramıştı. 

Gözyaşlarım halen akmaya devam eden kan damlalarına karışırken gözlerimi kapattım. 

''Özür dilerim.'' Güçsüzce yere düşmeden önce son hatırladığım şey elbisemin tamamının kanımla kaplanmış olduğuydu. 

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin