İlahi Bakış Açısı
Kılıç içindeki pişmanlık ve suçluluk duygusuyla kafasını eğebildiği kadar eğerken Alara daldığı yerden kopamamıştı. Kafası allak bullak, vücudu yara bere içindeydi.
''Ben,'' dedi Kılıç sesindeki çaresizliği bastıramadan. ''gideyim.'' Söylemek istediği şeyler boğazında bir yumru oluştururken sessizce çıktı kapıdan.
Kapıdan, evden, benliğinden...
Arabasına ulaştığında sessizce içeri girdi. Elleri titrerken kafasını yavaşça direksiyona bıraktı ve küçük bir çocuk gibi hıçkırarak ağlamaya başladı.
''Erez.'' dedi hıçkırıklarının arasından. Annesine değil, kardeşi bildiği arkadaşına ağlıyordu.
''Canım yanıyor.'' Alara'ya yaptıklarından sonra bunu söylemeye bile utanırken daha çok ağladı. ''Biliyorum hakkım yok ama çok canım yanıyor.''
Dakikalarca kafası direksiyona yaslı bir şekilde ağladı.
Susmadı, kabullenmedi, beklemedi...Bağırarak, hıçkıra hıçkıra ağladı.
____________________
Arabasını plazanın açık otoparkına park ettiğinde adımları kararlıydı. Ağır ağır tam karşısındaki devasa oyuncakçıya doğru ilerlerken birinin bacağına sarılmasıyla durmak zorunda kaldı.
''Baba!'' Kılıç anlamaz bir şekilde bacağına sarılan minik kolların sahibine baktığında küçük kız da kocaman açtığı gözlerle Kılıç'a bakıyordu.
''Ne?'' dedi Kılıç şaşkınca. Ardından kıza doğru eğildi.
''Ben senin baban değilim, kayıp mı oldun sen?'' Küçük kız kafasını hayır anlamında sağa sola salladıktan sonra kollarını Kılıç'a doğru uzatarak kucağına çıkmak istediğini belirtti.
''Baba kucak!'' diye hayıflandı tatlı tatlı. En fazla 4 yaşındaydı ve ağzından çıkan kelimeler birbirine karışıyordu.
Kılıç şaşkınlık ve kafa karışıklığıyla minik ellerini ona uzatan kızı kucağına aldı. Kafasından onlarca düşünce geçerken bakışlarını tekrardan küçük mavi gözlere çevirmişti.
''Tamam, bana adını söyleyebilir misin?'' Kız bir süre Kılıç'a baktı, ardından ''Aden!'' diyerek Kılıç'ın boyuna sarıldı. Fakat yüzüne batan sakallar canını acıtmış olacak ki geriye çekilirken gözleri dolmuştu.
''Baba yanayım.'' diyerek bir eliyle acıyan yanağını gösterirken diğer eliyle de akmak için an kollayan gözyaşlarını silmeye hazırlanıyordu.
Kılıç panikle Aden'in acıyan yanağını öptü. ''Ağlama, bak öptüm yanağını.'' Aden Kılıç'ın bu yaptığına şaşırmış bir şekilde bir süre boş boş Kılıç'a baktı.
''Geti!'' dedi geçti diyemediği için. Ardından yere doğru baktı ve ne kadar yüksekte olduğunu fark etti. Bulunduğu yükseklikten korkmuş olacak ki Kılıç'ın kocaman olan omzuna sarıldı.
''Korktun mu?'' diye sordu Kılıç Aden'in omzuna sarıldığını gördüğünde. Aden kafasını salladı.
''Koykum.'' Kılıç ne yapacağını bilmez bir şekilde yolun ortasında, kucağında küçük bir kız çocuğuyla kalakalırken derin bir nefes aldı.
''Ailen nerede Aden?'' Aden cevap vermedi. Kılıç başta sorduğu soruyu anlamadığını düşünse de Aden'in bilerek cevap vermediğini fark ettiğinde ses etmeden konuyu değiştirdi.
''Oyuncak alalım mı sana?''
''Ayayım!'' Aden yeniden hevesle Kılıç'ın kucağında kıpırdanmaya başlarken ikisi birlikte karşılarındaki kocaman olan oyuncakçıdan içeri girdiler. Kılıç Aden'i kucağından indirse de elini bırakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
ActionBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...