mutlu ve huzurlu(!!!) okumalarrrr:))
(bu sahne bazı okuyucular için rahatsız edici olabilir, aile içi şiddet vs barındırmaktadır, okumak istemeyenler aşağı doğru kaydırarak devam edebilir)
YILLAR ÖNCE -Kılıç Taşkın-
Garajdaki odunları kesmeyi bitirdiğimde etrafı toplamadan önce biraz olsun dinlenmek için köşedeki sandalyeye kuruldum. Hava soğuktu fakat aldırış edemeyecek kadar halsizdim, bu yüzden pek takılmadım.
Genelde odun işlerine babam bakardı fakat ara ara ona yardım ederdim. Göz kapaklarım bana savaş açarak kapanmaya başladığında direnmesem teslim oldum ve kendimi sessiz karanlığa bıraktım.
Gözlerimi açtığımda saat henüz altıydı. Babamın tok bağırışlarını duyduğumda kaşlarım çatıldı ve hızlıca doğrularak etrafa baktım.
Neden bağırdığını tahmin edebiliyordum. Bir oda dolusu odunu kesip taşımama rağmen etraf tozluydu. Derin bir nefes alıp ayaklarımı sandalyeden aşağı uzattım.
Her zaman bağıracak bir şeyler bulurdu.
Adımlarımı seri tutarak eve, oradan da oturma odasına yöneldiğimde bakışlarımız kesişti. Annem ise babamın hemen arkasındaki koltukta sessizce bizi izliyordu.
Güçsüz bir kadın değildi, aksine babamla başa çıkabilirdi ama oturup izlemeyi tercih ediyordu.
''Nankör!'' diye hırladı babam bana doğru. ''Kendinden başkasını düşünmeyen köpek!'' Gözlerimi kapattım. Onu göremesem de hala sesini duyabiliyor olmak canımı sıkıyordu.
''Akşama kadar anca siktir olup yatıyorsun! Bir bok yaptığın yok. Anca ye iç yat!'' Sesi şiddetini an be an arttırırken sessizce ezbere bildiğim cümleleri dinlemeye devam ettim.
''Ben olmasam bir saniye bile yaşayamazsınız! Çık dışarı bak bakayım yaşayabiliyor musun?!'' Derin bir nefes ciğerlerime dolarken gözlerimi tekrar açtım ve öfkeden deliye dönen suratını gördüm.
''Sen var ya o kadar nankörsün ki! Her istediğin alındığı için böyle oldun! Ama hata bende. Sana insan gibi davranmak yerine hayvan gibi davransaydım en azından bana saygın olurdu!''
''Şimdi ne saygı biliyorsun ne sevgi biliyorsun! Senden bir bok olmaz!'' Arkamı dönüp odama doğru adım attığımda tekrar bağırdı.
''Anca dön arkanı siktir ol git gözüm görmesin seni! Bütün her şeyin bitti senin, biraz böyle yaşa da aklın başına gelsin!''
Dediklerini duymazdan gelmeye çalışarak odama ilerlediğimde eski model telefonumu ve kulaklığımı alıp evin arkasına açılan pencereden dışarı çıktım.
Bazen bu ev beni boğuyordu. 'Ne yaparsan yap yaranamazsın zaten.' diye geçiştirdim içimden. Söyledikleri halen beynimde yankılanıyordu.
Nankör.
Kendinden başkasını düşünmeyen köpek.
Bi bok yaptığın yok.
Ben olmasam yaşayamazsın.
Anca dön arkanı siktir ol git.
Senden bir bok olmaz.
Gözyaşlarımı akıtmamak için çaba sarf ederken gözlerimi sertçe kolumla sildim. ''Erkek adam ağlamaz.'' Derin bir nefes alıp kenardaki çöpün yanında duran boş kutuyu teklemedim. Kutu birkaç tur takla atarak durduğunda gürleyen gök kaşlarımı çatmama neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
ActionBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...