[32. BÖLÜM]: GERÇEK PAİNTBALL

2.4K 162 154
                                    

Alara Kandemir

Yavaşça gözlerimi araladığımda yanımda sıcak bir beden hissettim. Gözlerim ışığa alışırken bakışlarım ağır ağır yan tarafımda sessizce uyuyan Kılıç'a döndü. O kadar huzurlu uyuyordu ki bakışlarımı ondan almak şöyle dursun, derin bir iç çektim.

Evdeydim, güvendeydim ve mutluydum.

''Taşkın Güzeli.'' diye mırıldandı Kılıç. Yarı yarıya açık göz kapaklarıyla birlikte bana bakıyordu. 

''Günaydın.'' diyerek ona sokuldum. Kokusunu bile özlediğim adamın kollarındaydım ve bunu tarif etmek imkansızdı. 

Birkaç hafta önce olsa buna ihtimal dahi vermez, o eski depoda ölmeyi beklerdim. Fakat atladığım bir gerçek vardı. 

Yanımda yatan adam belki de bu dünyanın en tehlikeli insanıydı. Ve ben bu insana kör kütük aşıktım. 

''Kılıç, Barça nerede?'' O ana kadar Barça aklıma bile gelmemiş, şaşkınlığım sesime yansımıştı. 

''Oturma odasında uyuyor.'' Rahatlayarak derin bir nefes aldım ve Kılıç'ın yanağına sulu bir öpücük kondurarak üstünden kalktım. 

O da benim gibi kalktığında hızlıca pijamalarımızı değiştirerek aşağı, oturma odasına indik. Barça kanepeye sığmadığını çok net belli edercesine iki kanepeyi yan yana yaslamış, huzurla uyuyordu. 

''Adamın cüssesi zaten kanepenin iki katı.'' diyerek mırıldandı Kılıç.

''Bence onun için de bir yatak almalıyız eve.'' 

''O niye bizimle kalıyor amına koyayım? Kendi evi yok mu?'' Kılıç kaşlarını çatarak mızmızlandığında kıkırdadım. 

''Ama şuna baksana, çok tatlı uyumuyor mu?''

''Alara, yatakta yatan 2 metre bi' adam farkında mısın? Ona yavru kedi muamelesi yapma.'' Bu dediğine ikimiz de kıkırdarken Barça yavaşça kalktı. 

''Birincisi 2 metre değil, 2.05'im ben. İkincisi de senin ecdadını-'' diyordu ki öksürerek araya girmemle Barça'nın bakışları bana döndü. 

''Kusura bakma Alara.'' Barça Kılıç'a sert bir bakış atarak kanepede oturur pozisyona geldiğinde esnemeye çalıştı. 

''Bütün her yerim ağrıyor lan!'' Kılıç Barça'nın söylediklerine göz devirmekle yetindi. Bu adam olur olmadık yerlerde o kadar umursamaz oluyordu ki insanları delirtmesi an meselesi haline geliyordu.

''Ne yapayım Barça?'' 

''Yaptın zaten yapacağını daha ne yapacaksın hayvan herif.'' Bakışlarını Kılıç'tan çekerken tekrar bana döndü. İkisi de atışmayı çok seviyordu ve çocuklaşmakta hiçbir sorun görmüyorlardı. 

''Kahvaltı hazırdır umarım.'' 

''Yeni uyandık.'' diyerek Barça'nın kahvaltı planlarını suya düşürdüm. Ardından Barça'yla birlikte Kılıç'a döndük. 

''Sakın aklınızdan bile geçirmeyin, yemeği ben hazırlamıyorum.'' 

''İyi, sen bilirsin.'' diyerek cebimdeki telefonu çıkardım. ''Barça sen Kılıç'ı sigara böreği yaparken görmüş müydün?'' Barça anlamaz şekilde kaşlarını çatarken bir yandan da gülmemek için yanaklarını ısırıyordu. 

''Harbi mi lan?'' diyerek Kılıç'a döndü. 

''Ne ara çektin?'' diye hırladı Kılıç dişlerinin arasından. Kaşları net bir şekilde çatılmıştı ve sert bir ifadeyle bana bakıyordu. 

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin