[16. BÖLÜM]: GERİDE KALAN HER ŞEY, UNUTULAN HİÇBİR ŞEY

4.9K 362 378
                                    

Arkdslar kitap her gün büyüyor fakat takipçi sayısı aynı kalıyor. Sizden ricam okumaya başlamadan önce gidip beni takip etmeniz. Hem kitabın daha hızlı büyümesi, hem de daha çok kitleye ulaşması için. 

Ha bide olur da bastırılırsa kitaba biraz daha bölüm ekleyeceğim, yani geçmişleri daha detaylı anlatacağım ve sahneleri daha yoğun işleyeceğim. Ama bildiğiniz gibi bastırılması için yayınevleri konuya değil kitleye bakıyor. O yüzden sizden ricam hem buradan hem de IG'den beni takip etmeniz. 

IG: spyke_light 

Takip eden herkese şimdiden teşekkürler, iyi okumalar.. 

Gözlerimi açtığımda büyük bir oturma odasında olduğumu fark ettim. Odada geniş bir L koltuk ve son model olduğu her halinden belli bir televizyondan başka bir şey yoktu. Duvarlar koyu renkteydi ve odaya modern bir hava katıyordu. 

Bakışlarımı üzerime çevirdiğimde ufak battaniyeyi fark ettim. Pembe Barbie'li battaniye kaşlarımı çatmama neden olurken sabahki adamın sesini duydum. 

''Günaydın.'' Kapıya doğru döndüğümde ellerini göğsünde bağlamış vaziyette dikildiğini gördüm. 

''Bu battaniyeyle bana bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun?'' Dudaklarını birbirine bastırması bunu bilerek yaptığını kanıtlarken hayır dercesine omuz silkti. 

''Fark etmemişim.'' Bana doğru yürüyüp karşımdaki koltuklardan birine yerleşti. Onu umursamayarak esnedim ve koltukta biraz daha dikleştim. 

''Anlat,'' dedi yine emreder bir sesle. ''Kimsin ve neden yanına hiçbir şey almadan öylece sokakta geziyordun?'' Sözleriyle derin bir nefes verdiğimde dişlerimi birbirine bastırdım. 

''Bir kez daha bana emir verirsen beynini dağıtırım.'' Bu söylediğim onu güldürmüş gibi kıkırdadı ve belindeki silahı alıp bana uzattı. Düşünmeden silahı elinden aldığımda mandalını çekip ona doğrulttum ve ateş ettim. Mermi kulağını birkaç santimle ıskalayıp arkadaki duvara saplandı fakat o, kılını bile kıpırdatmamıştı.

Bu kadar soğuk kanlı olması kaşlarımı çatmama neden oldu. 

Koyu gözleri beni süzerken dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. ''Bilerek mi vurmadın yoksa bu bir ıska mıydı?'' 

Iska olduğunu biliyordum ama bunu ona yansıtmayacaktım. Omuz silkerek, ''Zevk için insan vuran biri değilim.'' diye mırıldanıp silahı koltuğa bıraktım. İnanmadığı gözlerinden belli olsa da ses etmedi. 

''Teşekkür ederim. Beni evine getirmene gerek yoktu, araba durduğunda uyandırabilirdin. Yine de sağ ol.''

Cevap vermedi fakat kafasını bir şey değil dercesine aşağı yukarı salladı. ''Bu arada adın ne?'' 

''Benimle tanışmak istediğini mi söylemek istiyorsun?'' Haylaz sesiyle birlikte kaşlarımı çatarak ona baktım. 

''Hep bu kadar ukala mısın?'' 

''Duruma göre değişir. Hep bu kadar gıcık mısın?'' 

''Duruma göre değişir.'' Koltuktan kalkıp battaniyeyi katladım ve köşeye koyup adını dahi bilmediğim adama doğru ilerledim. 

''Beni evinize aldığınız için sağ olun. Tanıştığıma memnun oldum.'' Ona arkamı dönüp kapıya doğru yürümeye başlamıştım ki seslenmesiyle durup tekrar ona döndüm. 

''Sana silah kullanmayı ve dövüşmeyi öğretmemi ister misin?'' 

''Ne?'' Söylediklerini kafamda tartmaya başladım. Gerçekten bunu istiyor muydum? 

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin