Alara Kandemir
Kılıç dün gece beni öptükten sonra odadan çıkmıştı. Bir sıcak bir soğuk tavırları kafamı bulandırırken derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Saçlarımı tepeden topuz yapıp ağır adımlarla aşağı indiğimde Kılıç'ı mutfakta telefonda konuşurken buldum. Biriyle tartışıyordu ve benim geldiğimi fark etmemişti.
Onun yanına gitmek yerine konuşmalarını dinlemeyi tercih ettim ve beni göremeyeceği bir yere geçip dinlemeye başladım. Telefondaki her kimse sesi sinirliydi.
''Sikerler yapacağın işi, dünden beri telefonlarımı açmıyorsun amına koyayım!'' Kılıç derin bir nefes alarak dişlerini sıktı.
''Çok mu meraklısın bana?'' Sözleri alaya alması konuştuğu adamı sinirlendirmiş olacak ki telefona adeta kükrercesine bağırdı.
''Sikerler lan senin rahatlığını! Siktir git o piçi bulmadan gelme,'' Kılıç sıkılmış gibi bir nefes verdi.
''Bitti mi?''
''Kılıç, adamı canlı istiyorum.'' Kılıç'ın yüzünde şeytani bir sırıtış oluştu.
''Keyfime bağlı.'' Telefonu kapatıp elleriyle giydiği gömleğin manşetlerini düzeltirken keyifli sesi kulaklarıma doldu.
''Birini gizlice dinlemek kabalıktır aptal kız.'' Bedenim buz keserken duvarın arkasından çıktım. Kılıç sırıtarak ellerini ceplerine soktu ve bana doğru yürümeye başladı.
''Eee,'' dedi sanki çok komik bir şeyden bahsedermiş gibi. ''Bahanen ne kül kedisi? Ayakkabılarını mı arıyordun?'' Kaşlarım çatık bir şekilde yakalanmanın verdiği suçlulukla ellerimle oynamaya başladım.
''Şey,'' susup gitmek için hareketlendiğimde Kılıç bileğimi yakalayıp kulağıma doğru eğildi. Dudaklarını kulağıma bastırdığında bedenim ürperdi.
''Senin yüzünden kaç tane işimi aksattığımdan haberin var mı?'' Saçımdan bir tutamı iki parmağının arasına alıp oynamaya başladı.
''Peki şimdi seninle ne yapmalıyım?'' Kalbim bana inat saniyede altmış atarken derin bir nefes alıp konuşmak için kendimi toparladım.
''Gitmeme izin verirsen benim yüzümden işini aksatmak zorunda kalmazsın.''
''En son gitmene izin verdiğimde benim adımı sayıklayarak seni kurtarayım diye yalvarıyordun, ne çabuk unuttun?'' Zihnime düşen anılar alay edercesine canlandığında kaşlarımı çatarak ondan kurtulmaya çalıştım fakat elini belime koyarak yanından ayrılmamı engelledi.
''İmkansızlara oynama aptal kız, ne kadar istesen de benden gidemezsin.''
''Giderim.'' Kelimeler benden izinsiz ağzımdan çıktığında dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı.
''Git.'' dedi umursamazca. Ardından benden uzaklaşıp bardağına biraz votka doldurdu ve balkona doğru yürümeye başladı. O gittikten sonra elime geçen bardakların hepsini alıp kapıya doğru fırlattım.
''Korkak! Aptal ruh hastası!'' Kılıç aniden durdu ve bana doğru yürümeye başladı. Az önceki eğlenir halinden eser yoktu. Her şey bir anda oldu. Boğazımı tutup sertçe duvara yasladığında kesik nefeslerim yüzünden gözlerim doldu.
Ellerim kurtulmak için çırpınırken Kılıç yüzüme doğru eğildi. Boşta kalan eliyle saçlarımı sertçe geriye çektiğinde acıyla inledim.
''Sakın,'' dedi hırlarcasına. Her bir kelimenin üstüne basa basa konuşuyordu. ''Bana, bir daha korkak deme.'' Saçımı biraz daha çektiğinde gözlerimden iki damla yaş aktı. Ağlamayacaktım. Ağlamayı reddediyordum. Eğer buradan kurtulmak istiyorsam son raddeye kadar zorlayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTAN
ActionBakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşlarım çatıldı. Yattığım yerde dikleşip telefonu tekrardan elime aldım. Gözyaşlarım telefonun ekranını ıs...