[13. BÖLÜM]: GÜZELLİĞİN ÇİRKİNİ

6K 375 288
                                    

Kılıç yanıma gelip bileklerimi çözdüğü anda onu sertçe ittim. Bunu beklemiyor olacak ki bir iki adım geriledi. Bakışlarım odanın içinde işe yarar bir alet bulma umuduyla gezinirken bir yandan da sakin kalmak için derin derin nefes alıyordum.

Kılıç'ın eğlenir nefesini duyduğum anda öfkeli harelerim onu buldu. Bir şey söylemek için ağzımı açtım fakat derin bir nefes alıp sustum.

Henüz değil.

Ağır adımlarla kapıya doğru ilerlerken Kılıç sanki hiçbir şey olmamış gibi arkamdan geliyordu. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde yukarı çıkmak için hareketlendiğimde Kılıç'ın sözleri odayı doldurdu.

''Hazırlan, sende benimle geliyorsun.'' Bir şey söylemeyip yürümeye devam etsem de yüzümde tehlikeli bir sırıtış oluştu.

Odaya geldiğimde hızlıca üzerime boğazlı bir kazak ve altıma da siyah bir pantolon giydim. Saçlarımı da yukarıdan at kuyruğu yaptığımda hazırdım. Vakit kaybetmeden aşağı indiğimde Kılıç'ı arabanın önünde sigara içerken buldum.

Sanki daha 2 saat öncesinde bana işkence etmemiş gibi eğlenir bakışları vücudumu süzdü.

Onu umursamayıp arabaya doğru yürüdüm ve ön koltuğa oturup kapıyı kapattım. Kılıç'ın kahkahaları kulaklarımı doldurduğunda oda şoför koltuğuna yerleşmişti.

''Trip mi yiyorum şu anda ben?'' Derin bir nefes verdim ama konuşmak için ağzımı açmadım.

''Gerçekten trip yiyorum.'' diye mırıldanıp arabayı çalıştırdı. Bana inat yapıp arabayı son sürat hızda sürerken sinirle bir nefes verdim. Öfkem korkumdan ağır basıyordu.

Elim bilinçsizce yanağımdaki kesik izine gittiğinde Kılıç kısa bir an bana baktı ve sıkıntıyla bir nefes verdi.

''İsteyerek yapmadım.'' İmalı bir şekilde güldüm.

''Sorun değil, bende canım sıkılınca insanlara işkence ediyorum. Bağırsaklarını falan söküyorum, gerçi sen daha profesyonelsin bu konuda ama.'' Sert sözlerimle direksiyonda olan parmaklarını sıktı.

''Damarıma basan sendin.''

''Yüzümü parçalayan da sen.'' Kılıç bu konuşmayı uzatmak istemiyormuş gibi gazı kökledi. Araba bağırarak hızlanmaya başlarken gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım.

Umursamaz gözüksem de bakışlarım torpidonun gözündeki silaha takılıydı. Kılıç bunu fark etmiş gibi güldüğünde gözlerimi ona çevirdim.

''Al.'' dedi önemsiz bir şeyden bahsedercesine.

''Ne?''

''Yaklaşık iki dakikadır gözünü torpidodaki silaha dikmiş bir şekilde oturuyorsun. Silahı al.''

''Silahı alırsam ilk kurşunumu seninle harcarım.'' Güldü. Öyle bir gülüştü ki altında binlerce mana yatıyordu.

''Sık,'' dedi aynı umursamazlıkla. ''umurumda olmaz.'' Bana baktığında bakışlarında saf bir endişe yakaladım. ''Orada kendini koruyabilirsin, değil mi aptal kız?''

Tereddüt ettim. Bakışlarındaki kaygı bütün dengemi alt üst etmişti. Sanki saatler öncesinde bana işkence etmemiş gibi bakıyordu. Sanki bana bir şey olmasından korkuyormuş gibiydi fakat atladığı tek şey, bana en çok onun zarar verdiğiydi.

''Emin ol, oradaki kimse bana senden daha çok zarar veremez Kılıç. Ama duymak istediğin buysa, evet kendimi koruyabilirim. En çok da senden.'' Son sözlerim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duymuştum kendimi.

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin