[42. BÖLÜM]: SARE

1K 88 110
                                    

Bu bölümde yetişkin içerikli sahne bulunmaktadır. Okumak istemeyenler kitabın sonlarına, deli gibi merak edenleri ise okumaya alalım..

Alara Kandemir

Barça, Şafak ve Aden saatlerdir uyuyordu. Bakışlarım son on dakikada bir olduğu gibi tekrar Kılıç'a döndü. Benim aksime sanki olanları biliyormuş gibi sırıtıyor ve arada sırada uyuyan Aden'e gururlu bakışlar atıyordu. 

''Ne biliyorsun sen?'' Diyerek kuşkulu bakışlarımı ona çevirdiğimde omuz silkti. 

''Aden'in şu iki salağın burnundan getirdiğini bilecek halim yok ya, öyle dalmışım.'' Kaşlarım çatıldı. Aden'le mutfakta konuştuğundan beri kendinden emindi zaten. 

''Ne dedin çocuğa da yordu ikisini?'' Kılıç tekrar omuz silkti. 

''Çok yargılayıcısın aptal kız, sanki Aden'e ikisinin de burnundan getirirse istediği oyuncağı alacağımı söylemişim gibi bakıyorsun.'' Yerinde dikleşirken çenesini havaya kaldırdı. ''Ben iyi bir babayım, kızımı öyle şeylere alıştırmam.'' Sırıttı. ''Sadece fikir veririm.'' 

Oflayarak ve sırıtarak önüme döndüm. Aslında Şafak ve Barça'nın gününün zehir olduğunu bilmek tatmin ediciydi ama Kılıç'ın fikri doğru değildi. Yine de arada sırada olduğu ve bana bulaşmadığı sürece ne yaptığıyla ilgilenmiyordum.

''Aptal kız.'' Dediğinde bakışlarımı tekrar üzerine çekti. 

''Ne var örnek baba modeli.'' Kaşları bir süre şaşkınlıkla kalksa da dediğim şeyi sanki bir iltifatmış gibi algılayıp sırıttı. Yüzüne yumruk atma isteğim her geçen saniye biraz daha artıyordu. 

''Sevişsek mi?'' Gözlerim anında açılırken yanaklarım pembeleşmiş, tenim alev almıştı.

''Kılıç!'' Diyerek kısık sesle sitem ettim. ''Çocuk uyuyor!'' Kaşlarını çattı. 

''Küçük iblismiş o, Barça mırıldanırken duydum.'' Gururla kafasını kaldırdı. ''Aynı babası.'' Elime geçen ilk yastığı alıp kafasına fırlattığımda çevik bir hareketle yastıktan kurtulup bana doğru ilerlemeye başladı. Bende aynı hızla yerimden kalkmış, kaçmaya başlamıştım. 

''Kaçarken beni yorarsan aptal kız, yakalandığında da ben seni yorarım.'' Sözleri kafamda müstehcen görüntüler oluştururken kapıyı görmeyerek son sürat çarptım. Kafam acıdığı için ağzımdan ufak bir inilti kaçmıştı.

''Sökeceğim yakında şu kapıyı!'' Kilidi açıp kendimi dışarı attım. Kılıç'ın kahkahaları kulaklarıma doluyordu. 

''Sökeriz güzelim, dert etme sen.'' Kaşlarımı çatıp hızımı arttırdım. Derdi neydi de koşmuyordu anlamıyordum. 

''Sen niye koşmuyorsun?'' Diye bir soru yönelttim arka bahçeyi geride bırakırken.

''Gücümü başka şeylere saklıyorum diyelim.'' Göz kırptı, ardından ben daha ne olduğunu anlayamadan bana ulaşıp kollarıyla belimi sardı. Birkaç saniye sonra yerden havalanmış, kendimi Kılıç'ın sırtında bulmuştum. 

''Kılıç!'' Diye ciyakladım olağan gücümle. ''İndir beni hayvan herif.'' Cık cıkladı. 

''Küfür ağzına yakışmıyor.'' Dediklerini onun sesiyle taklit ederek omzuna vurdum. Duraksadı. 

''Bana mı vurdun sen?'' En son bunu sorduğunda benimle Rus ruleti oynayıp son kurşunu da bana denk getirdiği için susarak yerime sindim. 

''Ben de öyle düşünmüştüm, akıllı kız.'' Tekrardan yürümeye başlamadan önce etrafa kısa bir bakış atmıştı. 

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin