27. BÖLÜM-ŞEFKAT

91 10 6
                                    




27.BÖLÜM-
ŞEFKAT



✯...

"Asel!"

"........."

Duyduğum tanıdık sese cevap vermek istiyordum ama ne gözlerimi açabiliyordum ne de bedenimi haraket ettirebiliyordum.

Konuşma kabiliyetimi bile yitirmişken defalarca kez adımı sayıklayan sevdiğim adama cevap veremiyordum. "Asel... Aç gözleri! duyuyor musun beni?" yüzümün her zerresinde sanki incitmek istemez gibi gezinen dokunuşlarla kendime gelmeye çalışıyordum.

Duyuyordum ama tepki veremiyordum. Arının zincir sesleriyle karışmış sesleri kulaklarımda yankılanırken insan üstü bir çaba harcıyordum göz kapaklarımı aralamak adına.

Nihayet ağırlaşmış göz kapaklarım bir nebze aralandığında bulanık bulanık görmeye başladım etrafı.

Bir kaç santim uzağımda üzerime eğilmişti Arın. Yüzümü avuçları arasına almış beni uyandırmaya çalışıyordu.

Yüzünün her yeri dağılmış zerindeki gömlekte kan lekeleri vardı.

Cahit denen köpek ben bayılınca ondan çıkarmıştı anlaşılan hıncını. Kurumuş dudaklarımı zorlukla haraket ettirdiğimde "Arın" dedim güçsüz çıkan sesimle.

Neyseki depoda bizden başka kimse yoktu da duyabilmişti bir fısıltıdan farksız cızırtılı sesimi. Her ne kadar yattığım yerden doğrulamasam da gözlerimi açıp ona baktığımı görünce rahatlamış gibi görünüyordu.

"İyi misin?" dedi endişeli sesiyle.

Acılarımın izin verdiği kadarıyla gülümseyip

"Hiç bu kadar iyi olmamıştım." dedim.

Ben böyle söyleyince alay ettiğimi düşünüp kaşlarını çatmıştı ama alay etmiyordum doğruydu. Daha önce kimsenin benim için bu kadar endişelendiğini görmemiştim.

Fakat Arın az önce bana öyle bir bakmıştı ki o bakışlarda yıllardır hasret kaldığım ne kadar duygu varsa hepsini tek tek görmüştüm.

Korkmuştu benim için, endişelenmişti. Yaralarıma hüzünle bakmış o yaraları açana karşı öfkeyle dolup taşmıştı.

Şimdiyse sevgiden yoksun bakışlarında şefkat vardı. Elinde olsa gelip yaralarımı elleriyle sarmak ister gibi bakıyordu o karanlık gözleri.

Yıllardır şefkatten yoksun kalmıştı içimdeki küçük kız çocuğu ve ben gerçekten hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.

Ölmemden korkuyordu belki Arın, yada ne kadar güçlü olduğumu bilmediği için bu darbelerle ölmek üzeri olduğumu düşünüyor olmalıydı.

Oysa çok daha ağırlarını yaşamış olmama rağmen ölmüyordum. Ölmemiştim hep bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştım. Bu yüzden bu dünyada tamamlamam gereken bir görev olduğuna inanıyordum.

Bana verilmiş bir görev vardı onu tamamlamadan ölmeme izin yoktu sanırım.

"Buraya hiç gelmemeliydin" dediğimde öfkeyle baktı bana.

"Gelmemeliydim öyle mi?" dedi elle tutulur bir öfkeyle ve devam etti sözlerine.

"Gelmeyip ne yapsaydım hanımefendi? Karımı bu soysuzun elinde mi bıraksaydım?"

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin