125 5 0
                                    

Tekin, Kemal, Giray ve Kartal Las Vegas'a iniş yapmışlardı. Oradaki evlerinde değilde bi otelde konaklamanın daha güvenli olacağını düşünüp buna göre yer ayırtmışlardı. Hemde oranın en iyi otellerinden biri olan ve birçok filme ev sahipliği yapan Bellagio Oteli..

Herkes odasına yerleştikten sonra Giray ağabeyi Kartal'ın odasına girdi.

"Borcu hemen kapatmamız lazım, bunlar bela olmadan.."

"Buraya geldiğimiz onun kulağına uçmuştur. Bu gece bir randevu ayarlayacağım."

Birkaç saat dinlendikten sonra dördü beraber Las Vegas'ı gezmeye, en iyi mekanlarda bir şeyler yiyip, eğlence merkezlerinede içmeye gideceklerdi. O gece Kartal ve Giray geç saatlere kadar misafirlerini gezdirip, Kumarhaneyi tanıtmışlardı. Herkes hotel odalarına geri döndükten 1 saat sonra Giray ve Kartal oranın kara para babası olan Wild Nairobi (vahşi nairobi) lakaplı, haraç, insan ve silah kaçakçılığı ile ünlü Mara çetesinin liderine doğru yol almaya başlamışlardı. Ellerinde koca bir çanta ile mekana giriş yaptıklarında, aslında kendilerinin ne kadar tehlikede olduğunu biliyorlardı. Fakat buradaki bu işin sürmesi için yakalarını kurtarmaktan  başka çareleri yoktu. Ellerinde olsa burada Giray ve Kartal'ı öldürür, Las Vegas'ın çölüne gömerlerdi ve kimsenin haberi olmazdı. Herhangi bir çatışma çıksa, %90 ihtimalle ölmüşerdi. Mesele bi bavul dolusu çanta olunca, Wild nairobi onları odasına buyur etmişti. Laf sokmaları, küçümsenmeleri göz ardı ederek, borçlarını kapatıp çıktıklarında, ikiside terden sırılsıklam bir şekilde arabalarına atlayıp oradan uzaklaşmıştı.

"Yemin ederim silahı kafama çekip öldürecek sandım.." dedi Giray.

"Hiç bu kadar ölüme yakın hissetmemiştim.." diye ekledi Kartal. Onlar otellerine giderken, Nairobi'nin adamları onları çoktan takip edip, yerlerini bellemişlerdi.

Ertesi gün Gunduz ve Tropicana avenue gezdikten sonra striptiz klübüne gitmişlerdi. Kemal onlara ayak uydurmak istemeyince Kartal ona eşlik edip lüks ve elit bir mekanda viski içip bilardo oynamışlardı. Tekin ve Giray, sabaha karşı kızlarla hotel odalarına giriş yaptığında, Kartal ve Kemal çoktan istirahate çekilmişlerdi..

Çako ve tayfası, koçla yaptığı toplantıdan sonra okul sonrası antrenmanlara kalıyordu. Okul vakti Asu ile bolca vakit geçirsede okul sonrası antrenmanları onu yormaya başlıyordu. Eve gidip duş alıp yemek yiyor ve uyuyordu. Asu onu çok özlediğini farkındaydı. Onu derslerde izliyor, içindeki kelebeklerin hareket etmesine engel olamıyor, bazen onu kendisiyle ateşli bir anda hayal ediyordu. Ponpon kızlarda çalışmaya başlayınca, Asu son yaşanan kaza ve dedesinin ikazından sonra ponpon takımına geri dönmemişti. Hem Eylül iyileşmiş hemde Dilara ile yüz yüze gelmek, aynı ortamda olmak istemiyordu. Kızlar onunlada vakit geçirmek istediği için çok ısrar etmişti. Ama Asu kararlıydı ve ponpon kızlara geri dönmedi. Belkide korkuyordu. O fotoğraftan sonra göz önünde olmak pek hoşuna gidebileceği bir şey değildi.

Cuma günü çıkışta Çako ile bahçeye inmişlerdi.

"Ben antrenmana gidiyorum güzelim, bu ay sonunda maçımız var.." diyerek Asu'yu dudağından öpmüştü.

"Peki hafta sonu ?"

"Hımm.. Oda pek mümkün değil.."

"Yine mi antrenman.."

"Maalesef. İnan seninle vakit geçirmeyi çok özledim ama bu maç artık kan davasına döndü Beni bir süre daha özle. Sonra tamamen seninim.."

" Takımın belki kazanır ama, kendin kaybedersin.." diyerek yürümeye başlamıştı Asuman.

"Hey.. " Çako peşinden koşup kızı durdurmuştu.

"Ne demek bu ?"

"Bir şey demek değil, benimle bu hafta sonu bir şeyler yapamayacak kadar doluysan, bay bay."

ÇAKOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin