Asu o gün 4 saatini kuaförde geçirmişti. Dün gece yemekte Tekin'in ona olan iltifatını düşündü.
"Kızıl saçlarına bayılıyorum.."
Şimdi o saçları kömür karasına boyatıyordu. O kızıllıklar başka birine aitti.
"Kızılötesi..." sanki dün gibi Çako'nun sesi kulaklarında yankılanıyordu.
Tekin'in ne tepki vereceğini bilmiyordu. Eve geldiğinde henüz gelmemişti zaten.
Yemek yapmaya girişti. Bir saatin ardından salatasınıda yapıp masaya koydu. Tekin içeri girip anahtarı porselen yuvarlak kaseye fırlatırken başını kaldırıp içeri baktı. Daha sonra üstünü çıkarmaya yeltenirken şaşırıp tekrar Asu'ya baktı. O siyah saçlarına..
Kalbinde bir şey hissetti. Kırılmış mıydı ?
Ellerini yıkayıp üstünü değiştirdikten sonra nihayet masaya oturmuştu. Asu bardakları doldurup Tekin'in tam karşısına geçti. Yemeklerini oldukça sessiz yiyorlardı. Tekin farkettirmeden onun saçlarına bakıyordu. En sonunda dayanamadı.
"Bu değişikliğin sebebi ben miyim ?"
"Hayır, sıkılmıştım." Dedi suyunu içerken.
"Kızıl saçlarını sevdiğimi söylemiştim, daha dün."
" Farkındayım."
"Her neyse Asuman, senin her şeyini seviyorum, yarın değişikliğe başka nerenden başlayacaksın ?"
"Kendimi direkt yok etmek ?"
Tekin öfke dolu gözlerle Asu'ya bakıyordu.
"Şakaydı- tamam sakin.." dedi Asu tabağını kaldırırken.
"Seninle uzlaşmak çok zor.."
" Uzlaşma o zaman Tekin ?"
"Böyle aynı evin içinde her gün benden nefret etmek zor olmalı."
"Hiçte zor değil, unutma sen beni bu hayata mahkum ettin. Senden nefret etmek emin ol hiç zor değil."
Tekin sinirle ayaklandı. Kalan yemeğin yemeyecekti. Tam gidecekken masaya tutundu. Asu bir şeylerin yolunda gitmediğini anladı, çünkü burnu kanıyordu.
"Tekin, burnun !" Dedi ona yaklaşarak. Tekin elini burnuna götürdü. Asu hemen bir mendil alıp yanına geldiğinde Tekin buz gibi ve sert bir şekilde geri çekildi.
"Ben hallederim." Dedi ve dönüp gitti. Asu işte şimdi üzgündü. Onu sinirlendirmeyi başarmıştı fakat bu öfke Tekin'de farklı bir etkiye sebep olmuştu..
Aynada burnunu silerken, Asu'nun tavrını değil, internet haberlerinde gördüğü Asu ve Çako'nun fotoğrafını düşünüyordu. Anladığı kadarıyla Asu bunu henüz görmemişti. Onu yanında turtmak, onu memnun etmek zaten yeterince zorken, bu haber hiç iyi olmamıştı. Ya Asu çekip giderse...
Tekin , tuvaletten çıkıp, bi hırka aldı kendine. Evden çıkarken ona haber vermedi ama kapıyı öyle sert çarpmıştı ki, Asu yerinden sıçradı. Gittiğini anlamak zor olmadı. Şimdi onu merak ediyordu.
Bir süre sonra sigarasını söndürüp kendine bir kadeh şarap doldurdu. Kucağına leptopu alıp biraz gezinecekti. Haberleri açtı, ve işte, elindeki kadeh yere düşüp tuzla buz oldu. Kırılan camın sesi evde yankılandı. Asu öylece ekrana bakıyordu. Gökçe Onan'ın sergisi... Çako ile öpüştüğü o fotoğraf...
Habere tıkladı. İşte şimdi daha net ve büyük görebiliyordu fotoğrafı. Gözlerinden yaşlar akarken, o elleriyle Çako'nun suratını seviyordu. Onu nasıl özlediğini, onu ne kadar çok sevdiğini iliklerine kadar hissediyordu. Gözlerini sildi. Fotoğrafı hemen bilgisayarına kaydetti. Dahada büyüttü. O öpücüğe bakıyordu. O haberi kaç kere okudu.. Çağatay görmüş müydü bu fotoğrafı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKO
Fiksi RemajaSevdiği çocuğun düşüncesizliğinden, birinin sohbet grubuna attığı saniyelik hatadan sonra şimdi kaosa dönen o fotoğraf, bir kızın hayatını kabusa çevirmeye yetecekti.. Çeşitli zorbalıklara daha fazla dayanamadı Asu... Tek kurtuluşu okulunu değiştir...