🥀

98 4 2
                                    

Çarşamba günü yapılacak görüş için Asuman geceleri bile uyuyamıyordu. Çağatay... olan biten, onun bu yaptığı, o sahne gözünün önünden gitmiyordu. Tekin'i kanlar içinde yerde yatarken unutamıyordu. Onu bırakıp gitseydi kesinlikle kendini asla affetmezdi...

Tekin'e yine her konuda yardım ediyor fakat onunla tek kelime konuşmuyordu. Bu evde olmaktan nefret ediyor, sadece onun için katlanıyordu. İlaçlarını, pansumanlarını büyük bir özenle takip etmeye çabalıyordu. Tekin, Asu'nun kendisine olan bu ilgisinden memnundu. Aralarındaki tek sorun, Çako ve şuanki durumuydu.

Asu onu ikna edemiyordu. Tekin şikayetinden vazgeçmeyeceğini söyledikçe sinirlerine hakim olamıyor bulunduğu ortamı terk ediyordu. Yemeklerini odasında yiyor, aşağı inmemeye gayret gösteriyordu. O masada Tekin de olmayınca, o aileye katlanmak eziyet gibi geliyordu.

Tekin'e olan öfkesi, onu kaybetme korkusuyla yanyana gelince siliniyordu adeta. Tekin belkide haklıydı. Ölebilirdi, doktor bunu açık açık dile getirmişti... Ama Asu, dayanamıyordu. Objektif olamıyor, Çako'yu koruma ve kurtarma iç güdüsüyle hareket ediyordu..

Salı günü, bir telefon aldı. Arayan Müjgan'dı ağlıyordu..

Asuman'ın eli ayağı buz kesti..

"Ne oldu ?" Diyebildi.

"Haber geldi, Çako'yu hastaneye kaldırmışlar, bizimkiler apar topar gitti.. "

Asuman öylece yatağa oturdu. Telefonun diğer ucunda Müjgan'ın hıçkırıklarını duyuyordu. Kendini toparladı.

"Ne olmuş !? Hangi hastane.."

"Bana bir şey demediler, müdür ve  avukatlar aradı, kemiği kırılmış falan dediler, tam bilmiyorum gerçekten bilmiyorum..."

Asuman hastanenin adını öğrendiği gibi merdivenlerden hızla indi.

İlk önce Ahmet'e seslenecekken, ona bırakılan arabayla göz göze geldi. Yapabilir miydi bilmiyordu. Direksiyon başına bir cesaret atladı. Ehliyeti aldığından beri kullanmamıştı.

Denilen hastanenin yolunu bile bilmiyordu. Bir şekilde yola çıktı. Işıklarda durup telefondan hastaneyi araştırdı. Hızla gaza bastı.

Yol bitmek bilmiyordu. Tutuklu kaldığı cezaevi uzak olduğu için, hastanede buraya yakın bir yerdi. Elleri titriyor, kendini toparlamaya çalışıyordu. Sağ sağlim oraya ulaşmak zorundaydı.

Şu 20 gündür başlarına gelmeyen kalmamıştı. Yol boyunca düşüncelere dalmamak için çabaladı. Çünkü kendini kaptırdığı an, bütün ilgisini yola vermeyi kesiyordu. Onu orada ne bekliyordu. Düşmüş müydü ? Ayağı mı kırılmıştı ? Kavgaya mı karışmıştı... Bu belirsizliklere yol boyunca dayanmaya çalıştı..

Nihayet hastaneye gelmişti. Otoparka geçip en geniş alana bıraktı arabasını. Koşarak girdi hastanenin dönen kapısından.. Danışmaya geldiğinde nefes nefese kalmıştı.

"Bayılmak istemiyorum.. şimdi olmaz.." diye söyleniyordu.

"Efendim ? Buyrun nasıl yardımcı olabiliriz ?"

"Çağatay Koçer.."

Kız bilgisayarda sisteme bir şeyler yazdı.

"3. Kat 1788. Oda.."

"3. Kat 1788.." Asu kendini asansöre attığında bu numarayı tekrarlıyordu..

"1788.."

İndiğinde etrafına bakındı. Tanıdık bir kaç korumayı görünce koşmaya başladı.

"Neredeler !?"

"Arslan ve Giray bey içeride.."

"Asuman !" Diye arkasından bir ses geldi. Kartal hızlı adımlarla geliyordu..

ÇAKOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin