19-GERÇEK LAKAYIT

10K 776 573
                                    

11 AYIN SULTANI RAMAZAN AYNININ BAŞ TACI, RAMAZAN(şeker) BAYRAMINIZ KUTLU OLSUUUUNNN!!!!

Alın size bayram hediyedi

İşkenceli bir bölüm :)))

Hepinizin bayramını kutluyor ve bölüme uğurluyorum piyade tüfeklerimmm

╾━╤デ╦︻

"Önceki bölümde Akay, Şüheda'ya kanser olduğunu söylemişti. Şüheda kanser olduğunu öğrendiğinde üzülme belirtileri göstermeyip eskisi gibi davranmaya çalışmıştı. Akay bunun üzerine psikolojisinin cidden iyi olmadığına kanaat getirmişti. Düşüncelerini toplamak için spora gitmek isterken iki gözü farklı renkte(biri koyu yeşil diğeri lacivert) esmer bir adamla karşılaşmıştı ve adamı tuhaf bulup şüphelenmişti. Son olarak da Kurt'u öldürmek için karar kılmıştı."

Hastaneye tekrar gidip telefonumu aldıktan sonra ekibimi aramış, yarın için Kurt'u istemiştim. Onu öldürecek, kendime kim olduğumu hatırlatacaktım.

Araba askeriyenin önünde durduğunda erlere kimliğimi gösterip içeri girdim. Otoparka arabamı bırakıp askeriye binasına girdim. Binanın arka kapısından çıkarak askerlerin spor yaptığı bahçeye giriş yapmış oldum.

Ötüken Timi'ni bahçenin en ücra köşesinde görmemle tam tersi noktaya doğru ilerledim. Şimdi hiç uğraşamazdım.

Kendi halimde yaklaşık iki saat spor yaptıktan sonra artık kafam daha bi' yerindeydi. Kalan tek işim eve gidip banyo yapmak, ben ve Şüheda için temiz kıyafet almaktı.

Eve gidip hızlıca duş aldıktan sonra saçlarımı kuruttum. Dolaptan haki rengi örme kazak ve siyah kumaş pantolonu çıkardım. Çamaşırları giydikten sonra kazak ve pantolonu da üstüme geçirdim. Belime kadar gelen saçlarımı zor da olsa taramayı başarıp topuz yaptım. Şüheda'nın odasına girdiğimde ağzına kadar doldurduğu dolaptan üç adet pamuklu pijama takımı, iki kazak, iki eşofman, birkaç çorap ve iç çamaşırı seçerek bir çantaya doldurdum. Ne kadar kalacağı belli değildi ne de olsa.

Hastaneye doğru giderken bir fırının önünde durmuş, poğaça, açma, simit ve kurabiye gibi şeyler alarak tekrar arabaya binip yola çıkmıştım. Yanlız şu kurabiyeler niye bu kadar pahalıydı lan? Ekonominin de içine etmişler. Tek lokmalık şeye iki yüz verdim amk. Paketin içinde olsa olsa yirmi adet vardır. Tek bir kurabiye on lira. Bir ekmek parası amına koyim.

Allah'a bin şükür ki bu günüm olaysız geçti. Zafer fazla konuşmadı, Şüheda bana yürümedi ve ben de kimseye şiddet uygulamadım. Şaşırtıcıdır ki küfür bile etmedim. İç sesim buna dahil değil orası ayrı konu hiç girmeyelim o topa.

Ve sevindirici bir haber. Kurt bana devredildi. Üstelik istersem öldürebileceğim dahi söylendi. Daha doğrusu söylenmedi, ima edildi. Ne demişlerdi..? Hah.

Umarız ki Lakayıt'a dayanır. Durumu kötü. Her an son nefesini verebilir.

Kısaca öldürsen hiçbirimizin sikinde olmayacak. Takıl kafana göre. Yeter ki onu bilerek öldürdüğün bize ulaşmasın. Yani öldürdükten sonra rapora işkenceye dayanamadı yazacaktım.

Ufak bir sorunum da vardı. Lakayıt karargahı Ankaradaydı. Ve ben Kurt'u Ankaraya, Lakayıt karargahına göndertmiştim.

Lakayıt karargahı bir eğitim merkeziydi aslında. Şunu da söyleyeyim orayı benim için açmadılar. Demiştim ya, Lakayıt devletin önemli projelerinden biri diye. Aslında projenin gerçek adı Akıncı idi. Ancak benim yoğun ısrarlarımla Lakayıt olarak değiştilimişti. Belki bu değişiklikte projenin ilk katılımcısı olmam da rol oynamış olabilir. Hakkımda tutulan raporlar sayesinde ilk Akıncı olma onurunu bana vermişlerdi.

LAKAYITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin